30 Aralık 2009 Çarşamba

Anekdot Seysi

Evet yeni yila girerken ailemden gelen incileri paylasmak istiyorum:


4 yasindaki yegen uykudan uyanmistir. Keyifsiz gorunen yegeni konusturmaya calisan pharaoh, ilk denemesine baslar:

pharaoh: Emre'cim, ruyanda ne gordun tatlim? (hehe ben simdi bu konuyu super uzatirim, geyige ceviririm)
emre: insan ornitorenk!!
pharaoh:?!

-------------------------------------

Babayla yapilan kavgadan sonra, baba kupada cayimi getirir:

pharaoh: Tesekkur ederim babacim :)
baba: Sen bi'sey yapamazsin!!!
pharaoh: ?!

-------------------------------------

Bugun yabanci bir sirkette sunum yaptiktan sonra ablam yanima yaklasir ve..

abla: Goz makyajin super olmus, Turkan Soray gibisin..
pharaoh: Gozlerimi aldirdim ondan.. (Kaslarimi aldirdim'in pharaoh'casi :P)
abla: ?!

-------------------------------------

Ay bir de dedikodu yapmadan duramayacagim sanirim, bugun oyle ahim sahim olmayan tiyatrocu bir kadinin, gozumuzun onunde tanisir tanismaz bir fabrikanin genel mudurunu sip diye kafaladigina sahit oldum :) Yani adam o kadar aptala bagladi ki, sunumdan sonra butun mudurleri falan birakip kadini fabrika turuna cikardi :P Allam, bu erkekler neden bu kadar salak yaa :)

28 Aralık 2009 Pazartesi

Karga Sesi

Ya cok acayip.
Beni karga sesi kadar huzura erdiren bir ses yok.
Ozellikle de hava hafiften kararmaya basliyorken, agaclik bir yerden gecerken kargalarin sesisini duymak inanilmaz bir huzur veriyor.
Sanirim yazligi hatirliyorum.
Kaygisiz cocukluk gunlerime 2 saniyeligine de olsa donmus gibi, o karganin otme aninda sanki yeniden 12 yasinda, uzerimde islak mayo ve havlu, aksamin 8'inde sahilden beach volley oynamaktan kum ve ter icinde yalinayak eve donerken, balkonlara hazirlanmis yemek masalarinin goruntusu, catal bicak sesleri ve geriden gelen muzik esligide, hayatin o sorunsuz, anin kendisinden baska hic bir seyin onemli olmadigi gunlerden birinin bir an da olsa icine geri gitmis gibi hissediyorum. 2 saniyelik flashback bana butun bu dusunceleri cagirip, o eski duygulari hissettirebiliyor.
Millet sikayet ededursun, ben karga sesini cok seviyorum.

Blogum yevrum

Uzun zamandir yoktum. Uzun zamandir butun sevdiklerimden uzaktim.
Aradaki ziyaretler, bes on gunluk gorusmeler kesmiyordu bu ozlemi. MBA derdine, hem de allahin robotlarinin mekan tuttugu Almanya'da dur durak bilmeden gecemi gunduzume katarken, butun sevdiklerimle tek tek, istedigim gibi, hak ettikleri gibi ozenle ilgilenemez oldum. Telefonlarim seyreklesmeye, maillerim kisalmaya basladi. O sirada benden esirgemedikleri o muhtesem ilginin 10'da birini geri verebilirsem kardir dedigim canim dostlarimla yeni hayatimi paylasabilmek icin bu blogu actim. Onlar icin yaptigimi dusundugum bu eylemin, benim icin ne kadar buyuk bir terapi kaynagi olabileceginin farkinda bile degildim. Sadece Almanya'da degil, dunyanin bir cok farkli yerinde yasadigim seyleri, bazen acik acik, bazen de hafiften ustu kapali paylastim aylarca.. Etrafimdan, istemedikleri insanlar bloglarini okuyor diye kendini anonymous gosteren, hatta hepten blogunu kapatan insanlarin bin bir tavsiyesi geliyordu, ki hala gelmekte.. Ama ben kim oldugumu hic bir zaman saklamadim. Buna gerek duymadim.
Simdi, blogumu sevdiklerim kadar sevmedigim insanlarin da okudugunu biliyorum. Ne kadar gizli ve derinden gitmeye calissalar da, bana dair detaylari, anilarimi, hayatimla ilgili cesitli noktalari bana karsi kullanabilecekleri yaratici yontemler pesinde kosan, kotucul eylem acliginda, bilgisayar basinda agizlari kopurmus insanlar oldugunun farkindayim.
Hodri meydan diyorum.. Ben yazmaya devam ediyorum aradaslar, buyrun elinizden geleni ardiniza koymayin.. Sizin butun gucunuzle uzatacaginiz eller benim etrafima ulasamaz bundan emin olun. Ne demistik? Blog denen sey guzeldir :) Blog candir. Yazmaya, paylasmaya devam..

25 Aralık 2009 Cuma

İyi yazanlar neden iyi konusamaz?

Ya cok acayip. Kendimi zaten yazar tayfasindan saymiyorum, oraya buraya eglenceli seyler cizittiren her kisiyi kesinlikle yazar olarak gormuyorum. Bahsettigim kisiler, yazilariyla hepimizin kafasindaki o karmakarisik dusunceleri en basit ve etkileyici bicimde yaziya dokebilenler, dusunceleri kelimelere dokus bicimiyle buyuleyenler.. Ama benim simdiye kadar deneyimledigim kadariyla, bu buyucu kisiler, soz konusu iletisme olunca bir ebleklesiyorlar be Atam! Neden yaziya dokmede bu kadar basarili olmus bir adam, konusmaya gelince ayni seriligi, zekayi, yaraticiligi gosteremez, ayni buyulu etkiyi yaratamaz? Yillar once yazilarina asik oldugum bir adamla tanistigimda, dunyanin en yavan ve sıkıcı insanı olduguna karar verip, kacacak yer aramistim kendime. Ya da mesela yazilarini begendigin birine kafadan hemen yorum yazarsin, senin benim gibiyse aynen cevabi yapistirir en eglencelisinden, ama bu dahilerin mesajlarinda nedense yazilarindaki muthisligin zerresini bulamazsin.. Ben cozemedim, bir fenomen olarak kalacak herhalde bu konu boyle.

24 Aralık 2009 Perşembe

New Year's Eve

Bu yil bir cok seye yabanci olduğum bir yildi. Her seye yeniden basladigim ve alismaya calistigim bir yil.. Almanya'ya, staja, Singapur'a, okula, sonra inanir misiniz bilmem ama, donunce de bir ay boyunca umutsuzca tam da buraya.. Istanbul'da o kadar abuk subuk bir ay gecirdim ki, huzur disinda hic bir sey beni mutlu edemez yilbasinda gibi geliyor. Bu nedenle de butun programlara oh yea baby ama benim isim var modunda kivirma sinyalleri veriyorum.. Isin komigi bu bir ay boyunca basima olumsuz hic bir sey gelmedi, her isim iyi gitti, durmadan Turk yemegine bogdum kendimi, canim dostlarimla gorustum, ailemin dizi dibinden ayrilmadim falan.. Isi daha da ileri goturup Ursula K. Le Guin'in "Mulksuzler"ini okuyup Shevek tribine girdim "Gercek yolculuk geri donustur", "Eger gitmezsen, geri donmenin ne demek oldugunu asla bilemezsin" modunda takildim. Bir yandan eve donmenin zevkini yasarken, diger bir yandan da biraktigim her seye yabancilasmis buldum kendimi. Kendime bol bol kizdim. Zihnen acayip yoruldugum, surekli dusundugum, sorguladigim bir aydi.. Ama sonunda hic bir karar alamadim. Sanirim simdi simdi nefes almaya basliyorum, demek ki karar zamani da yaklasiyor. Ama simdilik, bunlari dusunmeyip, yilbasinda huzur planlari yapiyorum. Herkese de yeni yilda bol bol peace of mind diliyorum.

15 Aralık 2009 Salı

Dexter Season 4 Finale





Allah belani versin Dexter.
Kendin bittin, bizi de bitirdin!!

Komik mi garip mi bilmedim

Bir arkadasimin patronu olan cok cici bir kadin var. Boyle Filiz Akin misali acayip nazik, zarif, boyle konusurken incelikten kirilan bir hatun. Cok da seker bir oglu var, muhtemelen 4-5 yaslarinda. Yalniz ilgi cekmek icin cok garip bir yontem bulmus kendine, konusma aralarinda oldukca agresif ve argo kelimeler kullaniyor. Buna da benim disimda kimse aldirmiyor.

pharaoh: Canim neler yaptin bugun okulda?
cocuk: Oyun oynadik, sonra ingilizce sarki ogrendik... Bok.. Pipi!..hihi.. Bok kafa..

(Anne ve digerleri anlamamazliktan gelir..)

pharaoh: Yilbasi agaci kurdunuz mu evinizde?
cocuk: Kurduk boyle rengarenk! Bok! Bok! Boooooookkk!!!!

(ortada garip bir sessizlik..)

pharaoh: Noel baba'yi seviyor musun sen? Ben bayilirim!
cocuk: Ben geyiklerine bayilirim!

(burda ben koptum, super cevap!)

pharaoh: Noel baba nereden girer eve?
cocuk: Catidan bok getirir eve, cocuklar bok yer.. Sussana be kadin ceneni koparirim!!!
pharaoh: Ehe.. peki yavrucum..

(Bende bir sok halidir gider boyle..)

Hayir acayip de seker bir cocuk, ve bu davranisi evinden ogrenmedigine de eminim. Ama annesi psikolog, en dogrusunu o bilir herhalde. O gormezden gelmek iyidir diye dusunuyorsa en dogrusu oyledir. Ama ben Turkiye'ye gelmeyeli minikler baya degismis..

Tokyo

Bir arkadasimin kamerasindan.. Ozellikle Tokyo metro haritasina bayildim. Lost in translation :)








10 Kasım 2009 Salı

Yine ya!

Abi yine Almanya'dayim, yine ev paylastigim insan dogaclama cigirip boyle kendi kendine sarkilara eslik etmekten fazlasiyla zevk alan biri. Ay ben bu manyak almanlardan biktim ulen, mikrobiyotik diyet disinda yemek yemez, yoga manyagi, gider daga tirmanir gelir, egitim aldigi konu ise osteopathy, ki ne oldugunu bilen varsa beri gelsin. Soyle soyleyeyim, evin salonunda kocaman bir masaj koltugu ve garip masaj aletleri var. Masanin uzerinde insan eklemlerini aciklayan degisik ogrenme kartlari mevcut. Ziyadesiyle garip bir ortam ama kendisi super bi kisilik. Dun aksam bana EFT yapmayi bile ogretti. Bayiliyorum su almanlarin nev-i sahsina munhasir kisiliklerine. Bir tane de normal adam yok.. Ki olmasin zaten, boylesi benim icin daha makbul. Ucakta gelirken "500 summer days" diye bir film izledim. Onun etkisinde kaldim sanirim hala, bi turlu cikamiyorum. Boyle yuz sene biriyle beraber olup ayrilinca cat diye baska biriyle tanisip evlenen biri var ortada. Seyi dusunmeye basladim.. Belki de arama ayarlarimi yenilemeliyim :) Yani aradigim pattern'daki insanlar belki de beni mutlu etmeyecek cinstendir ve ben bunu bilmiyorumdur?!? Bana cok benzeyen insanlardan kacinip, belki de benle hic alakasi olmayan, benden tamamen bagimsiz birilerine yonelmeliyimdir? Ornegin Mikrobiyotik? :)

7 Kasım 2009 Cumartesi

Abu Dhabi

Ya hic bekledigim gibi cikmadi demek istiyorum! Simdi Abu Dhabi'deyim, aktarma ucusuma daha 2 saat var.. Ve ben burada duracagimizi duydugumda kiyametleri koparmistim dunyanin en kerbela yerinde duracagiz, Doha bile iyidir, niye Dubai'de durmuyor bu ucak diye veryansinlara girmistim.. Bir de burada calisan bir arkadasim var, aslinda tabi sektor itibariyle (insaat) cocugu baymis olabilir ortam. Ya da uzun vadede bayan bir yer olabilir Abu Dhabi bilemiyorum.. Ama bekledigimden cok daha guzel. Ozellikle ucakla sehre ilk inerken koskocaman ayin aydinlattigi sehri gormek inanilmazdi.. Demek ki neymis, seyahat ederken de onyargili olunmayacakmis. Tımam Örtmenim, ders alındı.

5 Kasım 2009 Perşembe

Going Home??



Gidiyoruz bakalim..
Singapur > Abu Dhabi > Frankfurt > Istanbul.
Almanya'da tez, staj, vize vs. islerini halledip yurduma donup kendimi ablamin guzel yemeklerine bogmayi amacliyorum. Babamin dizi dibinde oturup, boyle 5 yasindaymis gibi yasamak istiyorum bir sure.. Ne hayat gailesi, ne gecim derdi, ne de baska bir sey.
Sonra, bakalim neler olacak.. Uzun ya da kisa vade icin "evim" neresi olacak, gorecegiz..
Yandaki resim, Malezya aciklarinda, Guney Cin Denizi'ndeki super seker bir ada olan Tioman'dan. Ilk gidisimizdeki evimizdi kendisi.

High Context vs. Low Context Cultures

Abicim bu High Context Culture'a sahip ulkelerden ve vatandaslarindan nefret ediyorum! Low Context adamlar, mesela butun Almanya, Norvec, Amerika vs. sana ne diyorsa odur. Sana soyledigi lafin arkasinda yuz bin tane baska anlam araman gerekmez. Seninle sozlu iletisim kurdugu kadardir olan biten. Sustugu anlar hareketleriyle sessizce konusmaz seninle. Ama bu Allahin belasi Hight Context Culture kisileri, ki kendileri lutfen gebersinler, iste Ortadogulular, Asya'nin tamami, sana soylediginin sadece buz daginin tepesi oldugunu bilir.. Suskunluklariyla, hareketleriyle, mimikleriyle de iletisim kurarlar, bunlari sip diye okumani, sak diye anlamani beklerler.. Anlamazsan "Okuz Avrupali" olursun, incelikten uzak, odun yaftasi yersin. Sadece bununla da kalmaz bu adamlar, senin davranislarini da bu yolla okumaya kalkarlar. Uzun bir sure boyunca "ali topu at" kivaminda basit ve direkt bir iletisim yoluna sahip Alman'larla yasadiktan sonra, gerizekali tiplerin karsima gecip "Ama sen o gun o lafi derken kasin soyle kalkti, kafani boyle cevirdin, elini soyle tuttun... Abuzittin'le seni yan yana gordum, gozlerin cok anlamliydi, basini samimice cevirdin.. Ya sen onu dediginde sesinin tonu soyleydi.. Sen susunca ben de boyle yorumladim.." Ay bir dur ya! Bir yorumlama yani, benim soylemedigim seyleri soylemisim gibi davranma! Delirtiyorlar insani durduk yerde, bunu soyleyecegim hic aklima gelmese de, iletisimin "tuzu uzatir misin"dan ibaret oldugu spastik Alman muhabbetlerini ozledim. Mumkunse kendimizi alkole verelim, bir sure de konusmayalim.

Psychic v.2

Walla bende bu aralar yalanin bini bir para.. Haftaya tez, staj islerini konusmak icin Almanya'ya gitmeyi planladigim ve orada ne kadar para harcayacagimi bilemedigim icin, sebelek bir ogrenci olarak, Hostel'e para vermek yerine MBA ogrencilerinin gunduz kullandigi ortak salon olan MBA Lounge'da kaliyorum. Hatta su soldaki armut koltuklarda uyuyorum falan :) Air-con, tv, sinirsiz cay, kahve kurabiye, biraksalar parazit gibi yapisir kalirim walla..

Ama tabi gunduzleri tanidik ogrenciler geliyor surekli, muhabbet vs. derken beni 24 saat surekli Lounge'da gorunce killanmasinlar diye bir hikaye uydurdum (yani, okulda azcuk illegal olarak bulundugumdan geceleri, haberi alan yonetim beni direk yaka paca atabilir de :P), "Tez icin proposal yetistiriyorum Almanya'ya, haftaya da profesorle gorusmeye gidecegim icin uyku muyku olmadan full ona kasiyorum" diyorum soranlara..

Sonra nooldu? Almanya'daki profesorun doktora asistaniyla konustuk dun uzun uzun, abi herif demesin mi "E o zaman sen gelene kadar bize boyle maksimum 3 sayfalik bi thesis proposal yaziver!" O an icten ice "Nooooooooooooouuuuuuuuu..." diye ciglik attim, bir yandan da "Tabi canim, isteyin yeter"modunda bir seyler geveledim. Abi fena tirsiyorum ya, bu aralar soyledigim her yalan gercek oluyor.. Nedir olay biri bana buyu falan mi yapti? Imdat yaaa, ya da ben Freud'umun da onerdigi gibi, gerceklesmesini umdugum yalanlar atmaya baslayacagim, yoksa basima is acilacak!

Pnom Penh'ten en sevdigim resim..


Surekli uyuyo la bu..
Benim tanrim olsun muuuu??

4 Kasım 2009 Çarşamba

Mormon

Bizim MBA exchange grubunda bir kiz var Amerikali, kendisine Ann diyelim. Daha ilk tanistigimiz aksam hatunda bir terslik oldugunu cakmistik acikcasi. Garip bir sekilde, normalde exchange ogrencilerin baliklama daldigi aktivitelerden itinayla kaciyordu. "Ann, hadi Staff Club'a gidiyoruz.." "Yok, benim keyfim yok." "Ann, abi cumartesi partide gorusuyoruz di mi?" "Yok ya, benim isim var o aksam". Hatuna bir de mesaj atarsin, "Hadi Harberfront'a icmeye gidiyoruz!" kizda ses yok! 2 gun sonra cevap geliyor, "Kusura bakma, amcaminoglununkayni gelmis, gezdiriyodum ilgilenemedim." Sonra bir pazar bi aktivite vardi hatirlamiyorum, hatun bu sefer de "Kiliseye gidicem, gelemem" deyince, ilk isik cakti bende. Hah bea, bu manyak dindar Amerikalilardan demek ki, biz munafiklarla takilmak istemiyor dedim. Sonra gorustukce bu boyle Kiliseyle Tayvan'a gitmis fakirlere yardim etmis, yok Malezya'da cocuk doyurmuslar, yok Filipinler'de okul yapmislar falan anlatmaya basladi ufak ufak. Diger bir yandan da alkol almiyor, sigara icmiyor, kafein iceren kahveydi kolaydi zinhar agzina surmuyor.. Varsa yoksa sportif aktivitelere takmis durumda. Hadi yelken yapalim, hadi kanoyla gezelim, hadi bisiklete binelim, sagliktan olucez walla! E tabi alkolden dehidre olmus degisim ogrencisi bunyesine bu kadar spor zarar :) Bizde bir dedikodudur gitmeye basladi, hayir isin komigi erkekler konusmaya basladi yani, nedir abi bu kizin sorunu, kimseyle cikmiyor etmiyor, zaten erkek gibi bisey, alkol de almiyor, bi yere cagiriyoruz gelmiyor, sunun surasinda degisim ogrencilerinden surakli gorustugu tek kisi de bendeniz efenim.. Boyle bir gizem vakasi olarak sirrini koruyordu ki, dun facebook'ta kizin dini gorusune gozum takildi. Hristiyan ama "LSD" yaziyor. Noluyo la diyerek girdigim grup sayfasindan da anlamis bulunuyorum ki, meger bilmeden hayatimdaki ilk Mormon arkadasimi edinmisim burda ehe! Bundanmis kizin hic bir aktiviteye katilmamasi, alkoldu, sigaraydi, kafeinli icecekler icmemesi.. Hayir Utah'tan falan gelse yine bir derece cakardik da, - Utah Mormon'larin Mekke'si gibi birsey - kizin alakasi da yok. Neyse abicim bir gizem vakasi daha cozuldu boylece. Bu arada ben Mormon'larla Amish'leri ayni saniyordum. Meger Mormon'lar elektrikti bilmemneydi, modern alet edevatlar falan kullaniyorlarmis. Tek olaylari su, cok eslilige sicak bakiliyor (ama yasal degil artik), erkek cocuklar 18 yasina geldiklerinde "mission" adi altinda dunyanin uzak yerlerine gonderilip Mormon'lugu yayma gorevi ediniyorlar kendilerine. Kizlari da genelde erken yasta evleniyor. Bizim Ann zaten erkek kilikli, bu da Tayvan'da okumus universiteyi, ahan da mission'a gelmis dedim! Diger bir yandan bu kadar awkward bir durum yaratacagini bile bile hic bir aktiviteye katilmamasinin, Mormon olmasi dolayisiyla oldugunu soylemedi hic. Normalde Mormon'lar gayet acik acik soylemekten cekinmez, hatta her muhabbette konu falan acar diye biliyorum ama, bu da bu model demek ki. Bu arada Marriott otel zincirinin sahibi de Mormon'mus, enistecim patrona dikkat :) Ya da benim baldizin kankasi da Mormon diye "Mormon yakiniyim" mertebesinden terfi olayina da girebiliriz her an!

3 Kasım 2009 Salı

Psychic

Burda Singapur'lu yakin bir arkadasim var. Normal isinin gucunun disinda tarot falan bakiyor millete saati 200 euroya, ne bileyim psychic reading falan yapiyor sanirsam.. Cok bilmiyorum detayini da kendisi pagan zaten, boyle cok ilginc bir kisi, ki ben de bu yonune hastayim. Neyse gecen gun Chinatown'da dolasirken "al bu cantayi, aldigin ote beriyi koyarsin" dedi, ki yaklasik 4 saat sonra o canta sayesinde tasiyabildim aldiklarimi. "Oha, medyum musun olm?" dedim "Eee evet!" dedi :) Hos muhtemelen bu yorumu herkes yapabilirdi.. Neyse bu aksam yemek yiyecektik, ama ben malum Kampus'te az biraz kacak hayati yasiyorum su anda, cikamam Kampus'ten, kiza da direk soyleyemem.. Dedim ki "Almanya'daki profesorumle Skype'tan konustuk, benim staj olayi icin Jeppesen'den biriyle gorusturucek beni, kusura bakma gelemicem.." Kiz da ok dedi. Abicim, Almanya'dan profesor demin mail atti, "Seni Skype'tan ekledim, senin Jeppesen'deki su isi bir konusalim bugun" demez mi!?! Psychic olan hatun mu, ben miyim? Yoksa bundan sonra kafadan uydurdugum hersey gercek mi olacak? Imdak!!!!

2 Kasım 2009 Pazartesi

Orhun Yazitlari Beni Anlatiyormus Meger!?!

"Turk budunu... Sen ac oldugun zaman toklugunu dusunemezsin, tok oldugun zaman aclik nedir bilmezsin. Bu sebeple hakanin iyi sozlerine kulak vermedin, yurdundan ayrildin, harap, bitkin dustun. Doguya gittin, batiya gittin, kutlu yurt otuken'i terk ederek gittigin yerlerde ne yaptın? Su gibi kan akittin. Kemiklerin daglar gibi yigildi. Turk budunu, kendi hakanini birakti, hukum altina girdi. Hukum altina giren Turk budunu oldu, mahvoldu."

Carter Can




Abicim burda "home & gardening" tv programlarina yeni bir anlam kazandiran bir abi mevcut. Ismi Carter, ve kendisi bir sirinlik abidesi! Bizdeki muadili, ne yazik ki, dilim soylemeye varmasa da Vahe Kilicarslan sanirim. Evinizle ilgili yapmak istediginiz ama yapamayacaginizi dusundugunuz her turlu renovasyon, konsept degisimi vs. bu abinin elinden opuyor. "You think you can't make it? Carter Can!!" de mottosu programin. Bizim MBA Lounge'daki tv'de ne zaman bu adam ciksa, odadaki kadinlarda bir kiprasma bir odaklanma oluyor. E haliyle erkekler bozuluyor bu ise, sıkılıp salonu terk ediyorlar. Bir ara resmen kadinlar matinesi halinde Carter'i izler olduk. Evet abicim, programi degil Carter'i izliyorduk, yalan yok! :) Turkiye'de de bulsunlar bir hottie, yaptirsinlar boyle ev programi. Sanirim stoktaki tek hottie Jess Molho, o da ufaktan karta kacmaya basladi. Benim onerim Zeki Demirkubuz'un "Kiskanmak" filminde oynayan genc cocuk. Ya da "Kis Masali"ndaki Masum da olur gibi. Cakma Mathew McConaughey.

Wat iz e traypod? Wat is e 29 ekim risepşın?

Simdi bende bir kuzen var, ki kendisi ailemizin biricigidir, cidden cok saygideger ve efendi bir adamdir. Televizyonda verdigi imaj gibi de okuzun teki degildir, gayet en asil duygularin insani, uyumadan once aglayan cinsten hani, oyle bir candir. Yaptigi muzik dolayisiyla ortamlarda cok zikretmekten hoslanmam akrabaligimizi. Arabesk-fantazi cinsinden pek damar sarkilari vardir. Ancak Singapur'dan artik ne kadar haberdar olabiliyorsam, bugun ogrendim ki, Cankaya'da 29 Ekim Resepsiyonu'na katilmis. Hos, katilanlar arasinda "gerizekali" tabir ettigimiz Vahe Kilicarslan olsun, Oktay Kaynarca olsun, boyle sacma sapan bunyeler de mevcut.. Neyse garip bir sekilde bir gurur seysi olustu bende bir anda. Sonra sozlugu actim, kim ne demis, acaba cok mu uzerine gitmislerdir diye ama su entry beni cidden kopardi!!! :
" bir kendi tipine bir de yediği hatunların tipine baktığımda tripod olduğuna yürekten inandığım şahsiyet." :)))
Yuru beaaa... Walla orasini bilemem ama, kendisi su zamanda etrafimda herkesin aradigi ama kimsenin bulamadigi, "adam gibi adam" turunun son orneklerinden biridir. Siviyorum!

31 Ekim 2009 Cumartesi

NTU Campus



































































Asya Mutfagi Efenim..

Efenim Frog Soup, tanistirayim.. Ben tatmasam da, Evropali arkadaslarim bayildilar..





Barbeku tavuk. Yaninda lapalarin lapasi bir pilav ve tanimlanamayan bir corba. Icindeki siyah yaratik ne onu hic bilemiyorum.. Ama tadi guzel. Bu benim yemegimdi zaten :)


Saba fish diye geciyor bu. Asya mutfaginda cok populer. Baligin tadi guzel ama altindaki sos o kadar boktan ki, baligi da yedirtmiyor.. Soldaki kucuk kirmizi sey Kore mutfagindan "Kimchi". Walla Korece Kimchi sogan mi demek bilemiyorum da, boyle salcayla haslanmis sogan gibi bir tadi var.



Singapur'lu arkadaslarimdan biri barbeku partisi yapmisti ilk geldigim hafta. Bu da onun pisirdigi sis kebap :))) Yani tavuk tabi. Ablacim once barbeku yapmaya calisti, bakti ici pismedi, gitti mikrodalgaya atti sis kebaplari :P




Asyali'larin kendisi gibi dondurmalari da minicik. Aha bu Cornetto mesela. Miniminnacik!!!



Domuz Gribi Şeysi

Acikcasi Singapur'da pek esamesi okunmadigi icin artik, Domuz Gribiydi, asisiydi, bilmemnesiydi kimse takilmiyor boyle seylere..
Turkiye'de vakalar arttikca, insanlara ciddi zararlar geldikce haliyle ben de tirsmaya basladim. En son 2 yegenimin de okudugu okulda ayni anda 5 vaka ortaya cikinca paniklerden panik begendim.. Bir de asi zararliymis, bilmemneymis, asi olan insanlar sakat kaliyormus vs. haberler ortaya cikinca iyice beter oldu durumlar. Malum Norvec'te yasamiyoruz ki, devletten aldigin asi seni sakat biraksa hakkini arayasin, burasi Turkiye, kim ne yapsa yaninda kalir, sokakta gebersen gitsen kimse bulasmaz. Ama sonra Almanya'daki okulumdan bir email geldi. Butun okul, bastan asagi herkes, 6 Kasim'a kadar asi olmak zorunda birakilmis. Asinin bedelini okul karsiliyor, ogrencilerin cebinden para cikmiyor. Ve 6 Kasim'a kadar herkes bu asiyi olacak. Durum ciddiyetini bu kadar koruyor yani! Diger bir yandan, Almanya'nin en kodaman is adamlarinin, zenginlerinin cocuklarinin kilina zarar vermeyi hayatta kimse goze alamayacagi icin, okulum da masallah velilerden ogrencilerden acayip tirsak bir kurum oldugu icin, bence iciniz rahat rahat asi yaptirabilirsiniz anacim. Ama durum ciddi, bence mutlaka yaptirin!

29 Ekim 2009 Perşembe

Sozluk bana tursu bul lan Allahsiz!

Allam sanirim su anda kriz geciriyorum ve krizin cozumu sayilabilecek maddeden onyuzbinmilyonkm uzaktayim :(
Sozlukte efendi efendi yaziyorum.. Sonra karsima "kahvaltida tursu yemek" basligi cikiyor.. Reva mi bu bana ya? Tursu'nun t'si hakkinda bir fikri olmayan Singapur'a hapsolmus bu tursu asigina reva mi? Uhueeee..

28 Ekim 2009 Çarşamba

Old Neighbourhood
















Bunu ben istedim!!

Hayatta expat olmaktan daha muthis bir sey olamaz nidalariyla cikilan bir mba yolculugu.. 2009'a girerken, saatler 00:00'i gosterdiginde akilda kalan "yani ben simdi butun yili aynen boyle mi geciricem?" sorusu.. 5 ay once Alman Alman dolasmam, 5 ay sonra Singapur'a ozgu Singlish'e asina olup her cumlenin sonuna "-lah" eklemem.. Simdi yine Almanya'ya gidecek olmam, hatta sonra Istanbul yapip, belki tekrar Singapur'a donecek olmam.. Is ararken ayni anda hem Almanya'dan, hem Isvicre'den, hem Singapur'dan, hem de Turkiye'den haber beklemem.. Gelecegimin belli olmamasi.. Gittigim her yere hemen adapte olma gerekliligi.. Gerektiginde de pat diye baska bir yere yerlesilebilecegi bilinci.. Kok salamamak.. Duzenleri hep kisa donem kurmak.. Yuzbinlerce insanla tanisilip, hemen kanka olunmasi.. Gercek dostlarin sesinin sadece telefondan duyulmasi.. Memleketi ozlemek.. Memlekete adim attigindan itibaren maksimum 10 gun dayanabilmek.. Gitmek.. Donmeyi istemek.. Donmek.. Ama er gec yine gidecegini bilmek.. Butun bunlari ben istedim evet!!

Yuru be Dex'im bea!!









Son yayinlanan bolumuyle 2 milyon izleyici toplayip kendi all time rekorunu kirmis. Respect!!

27 Ekim 2009 Salı

Iyi senaryo boktan dizi izlettirir mi?











Allah cezasini versin bu Ezel'in senaryo yazari ekibinin. Ya da vermesin tabi, islerini yapiyorlar sonucta. Ilk bolumden beri, Oscar Wilde'dan, Shakespeare'den, bilmemkimden alinti super quote'lari dizinin en can alici noktalarina monte ediyorlar pislikler.. Resmen sirf bu yuzden oturdum bu boktan diziyi izlemeye basladim yau! Bana reva mi icinde bir adet Yusuf Miroglu barindiran diziyi izlemek, hem de Singapirden! Benim sahsi gorusum, dizideki butun olaylari, cast'i falan atsinlar abi, sadece Tuncel Kurtiz kalsin, o soylesin biz dinleyelim, o soylesin biz dusunelim, o soylesin biz aglayalim.. O nasil bir adamdir yau! Nasil etkileyici bir tavir, bir ses tonudur.. "Seni sinayacaklar yegen.." diye basladi mi benim de tuyler aynen diken diken oluyor, manyak gibi hipnotize oluyorum. Hani adam verse gazi, Viyana kapilarina dayanicaz, az kaldi! (Freud'um bekle, geliyoruz yanina :P) Beni bu gaz raddesine bir tek 99'da Ali Sami Yen'de James Hetfield getirebilmisti. Tebrik ediyorum sayin Kurtiz! Neyse cok acayip, kaderde ayni anda hem Battlestar Galactica hem Ezel izlemek de varmis. Boyle devam ederlerse 6 sezon da yapsalar araliksiz izlerim anacim.

26 Ekim 2009 Pazartesi

Gaf Kralicesi!!

Saka gibi, ama ben buyum, boyle aptal saptal laflar edebiliyorum arada. Demin Kampus'te son gecesi serefine baya ictigimiz Israilli arkadasimla elimizdeki bos vodka siselerini atmak uzere cop kutusuna yuruyoruz.. Ve Almanya'dan egitimli pavlov'un kopegi olmus ben hemen atliyorum, "But there's no sign that we're allowed to throw out glass here.." (Ama burada cope cam atabilecegimize dair bir isaret yok).. Ve arkadasim, hemen, salla gitsin moduna giriyor.. Benden gelen cevap.. "Haha.. They'll kill you in Germany for that!!" (Ahaha, bunun icin oldururler olm seni Almanya'da). Yani politically correct olmayi gectim, bilgidin okuzum iste. Bir yahudiye edilecek son lafi sap diye ettim ulen.. Sansliyim cocuk suratima carpmadi, ya da belki de "it's vodka talking.." demistir bilemiyorum.

21 Ekim 2009 Çarşamba

Dogudan gelen yagiz delikanli

Abicim dunyada baska bir yerden vize koparamayan ne kadar Pakistanli ve İranli varsa Singapur'a gelmis herifler. Goruntu de aynen su soldaki abi gibi (kendisi Caner Cindoruk, en son Hanimin Ciftligi'nde oynuyor sanirsam), Dogudan gelen yagiz delikanli modu default olarak goruntuye hakim. Oturup konusuyorsun - tabi ilk etaptaki korkunc gorunen her İranli ve Pakistanli'nin potansiyel terorist olacagi, hadi o da olmadi zaten kirodur, korkunctur, kadin falan dovuyordur, okuzdur bu onyargilarini asabilirsen artik - adam genetik muhendisi, adam tip ogrencisi, adam neuro linguistic programmer.. GMAT ortalamasi Harvard'in uzerinde - 740 - olan bir okulda okuyorsa bu herif, vardir bir zeka piriltisi zaten. Hani muhabbete bakiyorsun, olmus, geyik potansiyeli, yuksek.. Bir problemleri var, o da pek alkolle aralari yok. Yani var da, kusarcasina icme disinda bir iliskileri yok alkolle, ki bu anlamda bir cok yurdum genciyle ortak paydada birlestiklerini soyleyebiliriz.. Lounge'u 5 saatligine kapatip iceride "tea party" hadisesi oluyor ki, ben hala anlamadim 5 saat cay mi icilirmis, kesin bir dolap donuyor o ortamda! Hayir hadi alistin herifin yagiz delikanli motifine, muhabbeti koydun, aa aska donustu bu, aldin eve goturdun (oha, ne cabuk!) es dostla tanistiriyorsun.. E malum abi en iyi ihtimal Mardinli gibi gorunuyor.. "Arkadas nereden?" sorusuna mesela sadece "Dogudan" diye cevap verebilirsin, ki karsindaki default olarak bunun Harran ovasi falan oldugunu dusunecek. Hani "Ne kadar dogu?" derlerse iste o zaman biraz karisabilir durum, "Abi hani Van var ya Van, heh, hani Igdir falan var, gec onlari, git doguya boyle, Tahran'in icinden kendisi.." ya da "İste bizim efendi de Pakistan'in koyunden" falan.. Komik diyaloglara suruklenebilecek bir durum. Yine de Asya'da sadece Asyali'larla mi tanisilir kuzum, bak enternasyonellesiyoruz (enternasyonellestiremediklerimizden misiniz?) deyip, yolumuza devam edebiliriz, hatta ettik sanirsam.

18 Ekim 2009 Pazar

Budur

Jessica Lowndes. Kendisini yasayan en basarili hatun secmis bulunmaktayim. Liv Tyler da yaslandi zaten, yeni seyler soylemek lazim. Kendisi 90210'daki kayda deger tek sahsiyet. Yalniz kulaklar ucan fil dumbo'yla yarisir cinstenmis, simdi fark ettim. Olsun, daha guzeli yok simdilik ortalikta.













17 Ekim 2009 Cumartesi

Tied Up

Dersler bitti. Haftaya sinavlar var, ama benim yok (hehe akilli olup sinavsiz ders secen ogrenci modu on), dolayisiyla kendimi tamamen is arayisina vermem cok mumkun. Cok fena aslinda durumlar, bir tarafta Almanya'da cirpinip didinme olasiligi, diger tarafta Singapur'da kalip gittigi yere kadar sansimi deneme istegi, alttan alta da Turkiye'ye donup sicacik evimde sevdiklerimin yaninda olabilecegim gercegi, issiz olarak da olsa.. Kalakaldim boyle, dusun dusun kafayi yiyecegim.. Maceradan ya da zorluktan kacan biri olmadim hic bir zaman, bu nedenle didinip durmak, agzima sicilsa da azmetmek sorun degil aslinda. Ama yoruldum be Atam! Cok uzun zamandir, yollardayim.. Cok uzun zamandir uzaktayim.. Manen her gun yeniden, yeniden, yeniden kendini motive etmeye calismak, iyi bir seyler icin kosturdugunu bilmek, ama sonunda ne olacagini bilememek.. Ustune ustluk "yabanci" olmak.. Hem kendin alismaya calismak, hem de baskalarini kendine alistirmaya calismak.. Genciz simdi yapicaz tabi, sonra kimse kicini kaldirmaz evet, haklisiniz. Ama ben cok biktim yahu.. Her seyi kenara atip Singapur'da kalip sansimi denesem diyorum, kasilicam biliyorum, Almanya'yi feda edicem bu ugurda onu da biliyorum, ama belki de hayirlisi bu olur.. En aklima yatan bu aslinda. Ama diger bir yandan su anda beni burada tutan hic bir sey olmadigini bilmek, istedigim an ailemin, arkadaslarimin yanina, alisik oldugum kulture, sokaklara donebilecegimi bilmek, ama donmemek. Uf hem cok zor, hem de sanirim artik yetiskin oldugumuzun gostergesi mi ne? Oturup cidden bir karar vermem gerekiyor. Cok da zamanim yok. Dusun dur bakalim. Burda su anda hava cok guzel, sicacik, isil isil bir yaz gunu.. Pencerem acik ve cimleri yeni bicmisler, kokusu super geliyor! Hayalimdeki en birinc is, basvuruya bu ay acildi.. Nestle'nin Isvicre'deki genel merkezinde muthis bir program. Basvurmak icin dogru ani bekliyordum, sanirim o an bu an. Dua edin benim icin :)