24 Eylül 2009 Perşembe

The Brightest Day Since I Got Here.. Reflecting Happiness :)

Ay ay ay bana bir seyler oldu. 3 haftayi askindir hastayim ulen. Bu H1N1 influenza'dan beter pislik beni yerlerde surundurdu, sunumlarda rezil, yollarda perisan etti.. Bagirsak dugumlenmesi mi bogaz parcalanmasi mi sorularina gark edip, sesimin transeksuel gibi cikmasini sagladi. Hala buyuk kutlelerle mukoza salgilamaktayim. Oksur, tiksir, ogur vs. Hastalik bunyeden anca cikiyor sanirim.
Zaten keyifsiz oldugumda yazma istegi bir anda kayboluyor. Surekli aklima gelen onyuzbin fikri yaziya dokseydim 30 post olurdu bu ay. Ama mecalim yok cicim. Ufak ufak kendime gelmeye basladim, bu haftasonu F1 heyecaninda herkes zaten. Parti ustune parti, konser ustune konser, F1 eventleri almis basini gitmis.. Ben "katilmicam ulen" killigindayim. Bedava bilet suratima bakiyor, ben de gayet nemrut bir sekilde "seninle kicimi silecegim az bekle" modundayim. Cidden biktim aslinda bu sacma sapan donemde Singapur'dan da, hintliden de, kendimden de, hasta olmaktan da, gerizekali alman bankamdan da, okulumdan da.. Bir anda delirip Almanyadaki profesorume mail attim, "hadi ben bitirdim buradaki islerimi, isterseniz hemen geliym stajla beraber tez yazayim" dedim. Aslinda simdi dusunuyorum da, alakam yok bea.. Almanya'yla ne isim olur bu muazzam ulkeden sonra. Acik konusayim, imkan elverse, Turkiye'yle de isim olmaz.
Ya anlatilmaz yasanir bir yer burasi. Ilk olarak surekli yaz modunda olmasindan bir 10 puan kazaniyor gozumde. Tropikal iklim, yer gok palmiye. Boyle kapinin onundeki palmiye agacindan dusen hindistan cevizini al kir, suyunu ic hesabi. Oyle saf bir yasam var burda.. Mesela bugun, buraya geldigimden beri gordugum en parlak, en gunesli gun! O kadar parlak ki her yer, sanki gokyuzu yirtilip acilmis, cennetin isiklari insanin uzerine duserken, tanrinin seni kutsadigini hissediyorsun. Sicak bir sarilma gibi, tam olarak verdigi his. Bugun Graduate Hall'dan Business School'a yururken, onumden herhalde 30 cesit degisik kelebek gecti. Agaclardan yansiyan gunes isiklarini izlemek icin bir 10 dakika durdugum yerde kalakaldim. Hayatin stop tusuna bastim. Ve "phenomenon"da Jon Travolta'nin yaptigi gibi, sadece agaclarin yapraklarini sallamasini izledim. Nasil huzurlu bir ritueldir o! Allaam sana geliyorum modu :) Burada cok komik bir agac turu var, boyle horizontal bicimde yukseliyor, saka gibi. Ne zaman o agaci gorsem keyfim yerine geliyor. Diger bir guzel tarafi bu canim memleketin, insani efenim. Kabul etmek gerekir, boyle nemrut okuz simarik bencil benmerkezci bir Turk degilsen, aslinda Avrupali'lardan cok Asyali'lara benziyorsundur. Bir kere biz de kollektivist bir ulkeyiz Asya'nin cogu gibi. Sosyallesmekten, toplu aktiviteler yapmaktan, bol bol konusup dertlesmekten, hayati paylasmaktan hoslaniyoruz. Aha bunlar da oyle. Almanya'daki gibi, konuyu hedeften 3 saniye saptirinca bakislari boslasip "konuya gel" ayagi yapmiyor kimse. Bir kere cok dusunceliler, ayni Turkler gibi. Avrupa'nin coktan unuttugu insani incelikleri hala tasiyorlar. Kimseye direkt olarak zarar verecek bir davranis yapmamaya gayret ediyorlar. Ve ayni Turkler gibi, cin fikirliler anacim. Kurallarin arasindaki loop hole'lari bulmaya cok meraklilar. Avrupali'lar gibi, direkt cozum tek cozumdur hesabindan ziyade, etraftan dolasip, kestirmeler bulup cozup cikiveriyorlar isin icinden. Sehrin altyapisina ve gunluk hayata gelelim simdi.. Bir kere burayi ingilizler kurdugu icin, adamlarin altyapisi acayip saglam. Sagolsunlar mate'ler gitmeden zehir zemberek kurallari miras birakip oyle ayrildiklari icin sehirden, - malum insanoglu gerizekalidir, kurallari gozune sokmazsan hayatta iplemez hesabi, her yerde koca koca posterler "karsidan karsiya gecerken dikkatli ol", "dikkatli sur", "hiz yapma", "dikkatli yuz", "metroda yemek yasak", etc. - sehirdeki her sey tikir tikir islemekte efenim. İngili$ abilerin tek kotu yani su bizim "sagdan git sagdan gel" kuralimizin tersini isletmek olmus. Hadi yollardaki olaya alisiyorsun, surucu koltugu da sagda, ona da eyvallah. Ama yolda yururken de soldan yurumelisin, yuruyen merdivenelrde solda durmalisin, hep soldasin kisaca. Bu biraz garip kaciyor. Ama onun disinda her sey sukela. Tabi ki bu kucucuk sehir-ulke'nin Turkiye'yi kaca katlayabileceginden bahsetmeyecegim. Aman ulusalci yerleriniz falan kabarir, hic ugrasamicam. Ama bu bir gercek, herifler bildigin New York'u koymuslar Guney Dogu Asya'nin ortasina. Tek fark, palmiyeler ve surekli gunesli ve sicak iklim. Sicak dediysem de korkmayin hemen, bizim sicaklar gibi degil, 17-27 arasi degisiyor. Bazi bazi 32 fln oluyor. Ama mazallah Malezya'ya, Endonezya'ya git, 37-45 arasi, cazirdiyorsun direkt olarak.
Bir de bu sehir atraksyon sehri. Surekli bir yerlerde bir konser, bir sokak gosterisi, bir isik sovu, bir parti, bir sey mutlaka var. Dragonboating'den kayaking'e her tur su sporu, mountain climbing'den bungee jumping'e extreme sporlar, deli gibi her sey mevcut. Yeter ki enerjin ve paran olsun. Yani aslinda ben buradan cok memnunum. Imkanim olsa walla da billa ya yerlesirim, kalirim, vatandasi, kopee olurum o kadar. Gel gor ki bir ay sonra nerede olacagim belli degil. Oyle bir Nomad'imki "ben Nomad'in allahiyim" diyen benim gibi gocebe evsiz bise gormemistir hayatinda. Dur bakalim next destination nire.

1 yorum:

i am not your freud dedi ki...

hala sıkılmadın mı oranın kuralcılığından ya :) ne zaman avustur kuralcılığından bunalsam aklıma singapur hakkında dediklerin geliyo. arkadaşım palmiye falan güzel de orda da her şey yasak be! ordan türkiye'ye dönme avusturya'ya bekleriz. bikaç avustralya'lı kap gel :)