22 Ekim 2010 Cuma

I don't love and accept myself... yet.

Bu Yoga, meditasyon, terapi vs. işlerinde kendi kendine telkinde bulunmak en muhim şeylerden biri.. Almanya'daki mikrobiyotik abi bana EFT yapmayı öğretirken sürekli "I love and accept myself.." bla bla bla birşeyşer tekrarlatıyordu.. Tamam. "Bir şeyi 40 defa söylersen olur" lafı durduk yere çıkmadı. "Söz tohumdur" lafı da öyle. İsimlerimizin bile yarattığı titreşimlerin hayatımızı hatta kaderimizi etkilediği yönünde çalışmalar mevcut. Ama eğer ben hala bu olaylara yabancıysam, sorgulayıcı yaklaşıyorsam, tam anlamıyla 'inisiye' olmadıysam, bana bu lafların fake gelmesi normal değil mi? Kardeşim kendimden mutsuzum belli ki yogaydı meditasyondu alternatif bir çözüm arıyorum rahatlamak için. Şimdi durup dururken, hele de kendimi çok stresli/agresif/duygusal/dengesiz (you name it) vs. görüyorken ve değiştirmek istiyorken, bu yolları da bu nedenle tercih etmişken herhangi bir egzersize "I love an accept myself" diye başlamam mümkün mü? Bence koçların ve terapistlerin bu telkin meselesini bir daha düşünmeleri lazım.

Diğer bir yandan, dün akşam transformational breath metodunu denemek için Judith Kravitz'in seminerine gittim. Sağolsun Stüdyo Prana ücretsiz bir seminer hazırlamış, sonunda her birimize birer cd bile hediye ettiler. Judith acayip şeker bir kadın, bu tekniği kullanarak gırtlak kanserini atlatmış. Sonra da bunu dünyaya yaymaya karar vermiş. İnsanlar normal koşullarda doğru nefesle alabilecekleri oksijenin yüzde yirmisiyle yaşamlarını sürdürüyorlar ve vücudumuzda ciddi anlamda oksijene alışık olmayan bir çok bölge var. Son zamanlarda kanser terapisinde de duymuşsunuzdur ozon, oksijen tedavileri gibi şeyler de aslında vücuda daha çok oksijen sokmaktan başka bir şeyi amaçlamıyor. İşte transformational breath tekniği, hastayken değil ama hastalanmadan önce, doğru nefes almayı öğrenerek sağlıklı kalmamızı, vücudumuzdaki yaşam enerjisinin hiç bir blokajla karşılaşmadan doğru akmasını ve hiç olmadığımız kadar canlı, enerjik ve mutlu hissetmemizi sağlıyor. Bu tekniği tamamen uygularsanız, geçmişte yaşadığınız bazı travma anlarında bastırdığınız olumsuz duygularla yüzleşmek durumunda kalıyorsunuz, ancak doğru nefes tekniğiyle bu olumsuz duyguları olumluya transforme edebiliyorsunuz. "Transformational" lafı da buradan geliyor zaten. Olumsuzu olumluya çevirdiğinizde bloke olan yaşam enerjiniz de rahatça akıyor içinizde, ve mutsuz, sıkkın, sürekli demotive olan sizin yerinize taptaze, hafif, yaşama isteğiyle dolu biri geliyor. Ben son zamanlarda kendimi baya solid mutsuz bir insan olarak tanımlardım, ki beni bile bu sabah işe gülümseyerek getirmeyi başardı. Hatta bugün yaptığım bir iş görüşmesinde karşımdaki aday "sizin gibi iyi ve sıcak insanlarla tanışmak çok büyük şans" vırvır konuştu ki normalde baya domuzun tekiyimdir istediğimde :) Sonuç olarak NLP, EFT, Yoga, Meditasyon, Labirent vs. bin tane yöntem çıkıyor her geçen gün.. Yeni şeylere kapalı olmamakta fayda var, ve hiç belli olmaz, cidden işe yaradığında çok şaşırabilirsiniz.

Hiç yorum yok: