2 Nisan 2010 Cuma

Hayatin insanlari bir anda bok gibi hissettirebilmesine hastayim!

Nisanın ilk yazisi icin oldukca boktan oldu ama olsun. Basima geldi iste, belki iyi olur yazmak. Tez mez ayagina bos gezenin bos kalfasi oldugum gercegini birazcik golgede birakmak icin bir arkadasimin calistigi dergi grubundaki roportajlari desifre ediyorum free lance olarak. Bu genelde baya bir time consuming oldugu icin, ve bendeniz de her seferinde yumurta kapiya dayanmadan harekete gecmeyengillerden oldugum icin, deadline'a 3 saat kala yapmaya basladigim desifre sonucu isim bittigi an beynim sungere donmus oluyor ve basliyorum tatli bir seyler aranmaya. Iste bugun de malum son zamanlarin en yeni trendi olan eti browni intense'ten 4 tane ust uste yiyebilir miyim acebua dusunceleriyle bakkala gidiyordum ki, yolda copu karistirmakta olan bir cocukla istemeden goz goze geldim. Cocuk "icinde pasta var abla!" dedi, utandi mi bilemiyorum bir aciklama yapmak zorunda hissetti herhalde. Ben de numb bi vaziyette bakkala girip pastanin muadili sayilabilecek browni intense'leri aldim ve cocugu gordugum copun basina gittim. Amacim browni'leri cocukla paylasmakti ama cocuk coktan gitmisti.. Simdi aldigim browni'ler bana bakiyor ve ben imkansiz onlari yemeyi aklimdan bile geciremiyorum. Midemde ciddi bir kusma ve burukluk hissiyle, kime lanet edecegimi sasirmis durumdayim.. :/

Hiç yorum yok: