Ya cok fena. Departmanda surekli rekabet halinde olan 2 mudur var (Hos bizde mudur cok..) Acık acık laf giydirmekten ziyade, gorunurde gayet sevgi saygı cercevesinde olmalarina ragmen, tek baslarina kaldilar mi aman surekli bi kotuleme, surekli komplo planlari.. Ve ben en cok bu iki mudurle calismak zorunda kaldigim icin, ne zaman biriyle yalniz kalsam digerini kotulemesini dinlemek zorunda kaliyorum. Aslinda is gorusmesi yaptigim gunden beri Martin'i daha cok sevmistim. Super tas brezilyali bi karisi var, oldukca icten, dan dan konusan bi tip. Oyuncaklara bayiliyo, ofisi model ucak dolu. Yalniz yakaladi mi yandin sana butun ucak resimlerini tek tek gosterir, anlatir da anlatir. Ama genel alman profiline uymadigi icin ben cok sevmistim. Ta ki Turkleri assagilayici laflar edene kadar. Boyle durumlarda amacladiklari seyi hayatta ellerine vermem, yani delirip duygusal tepkiler vermem. Gayet cool takilip beklemedigi anda koyarım lafi. Buna da oyle oldu ve sonrasinda bi daha sallamadim adami da verdigi isleri de.. Bu arada Frank'le ortak bir projede calismaya basladik. Frank de lisede populer olamamis, ama asiri komik cocuklar vardir ya, ondan. Once Alman edebiyati okumus. Sonra ekonomi ve siyaset bilimi. Bu arada surekli calismis, hamallik bile yapmis. Herifte egonun e'si yok. Ama Martin'e karsi bitmek tukenmek bilmeyen bir kini var. Meger Martin zamaninda Frank'in yerini almak istemis, patron karsi ciktigindan beri de tepkisini departmanin kuralarina uygun giyinmeyerek gosteriyomus. Kabul politika ve dis iliskiler departmani olarak Fraport'un kalanina gore daha resmi gorunuyoruz. Martin de evet bazen cocuk gibi olabiliyor. Ama bence bu bi tepkiden ziyade onun kisisel stili. Neyse bu adamlarin ikisine de bir sey soylemeye gelmiyor. Martin'in yanindayken Frank arayinca Martin "Sakin acma, sonra arar tekrar" diyor.. Frank yanina cagirdiginda Martin hemen "Aman simdi 10 saat konusur, gecmis olsun.." diye dalga geciyor. Frank'se Martin'in makyajimla ilgili bir yorumunu hemen Fraport'un kadindan sorumlu departman mudurune yetistirmis. Cinsiyet ayrimi yapiyor diye suclamis. (Olay da suydu, kafami kapiya carpip mor oldugu gun "Baksana mosmor oldu alnim" dedigimde "O kadar cok makyaj var ki suratinda morluk falan goremiyorum" dedi ki ben aslinda bunu komik bulmustum.. Martin boyle deli gibi bisey hehe) Frank Martin'in Turk'ler hakkinda olumsuz yorumlarini da ogrenmek icin cok ugrasti. Anlatmadim. Ikisinin arasindaki rekabete dahil olmak istemiyorum. Diger bir yandan hangisiyle daha cok vakit gecirsem digeri bozuluyor inanamiyorum ya.. 2-3 gundur surekli Frank'le calistik. Bugun Martin butun departmani ogle yemegine cagirdi. Yemekte ve sonrasinda uzun uzun muhabbet ettik, bana Singapur Havayollarindan inanilmaz bir kampanya falan anlatiyor super cici falan, diyorum ya deli meli ama iyi adam aslinda. Ofisinden bir cikiyorum, Frank karsimda. "Yemege gidiyor muyuz?" diyor. Meger herkesi cagirma inceliginde bulunan Martin, Frank'i bi sekilde(!) unutuvermis.. Ya nasil uzuldum adam tek basina yemek yemeye giderken. Of bana ne demem lazim tabi de, kotu hissediyorum iste. Bir isyerinde de boyle abuk subuk ego savaslari olmasa be yarebbim yaaa...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder