30 Haziran 2009 Salı
Istanbul'a yabancilasiyor muyum ki acep? :S
Bir hafta sonra bu sehri terk edecegime inanamiyorum. Belki Kasim'da donecegim, belki de bir daha burada yasamayacagim, kim bilir.. Nisantasi'ni biraz buyut, bir kumarhane, bir kac adet daha kilise, muze, heykel, kutuphane vs. ekle, al sana Wiesbaden. Sevdim ben burayi yau. Ilk goruste askti hatta. Oestrich-Winkel'den her cikisimda nefes aldigim yerdi burasi. Mainz gibi ogrenci sehri degil, sehir sehir kokmuyor boyle, insanlar uzerinize gelmiyor. Hessen'in baskenti olmasindan kaynakli belki, belki de milyonerler sehri olarak bilinmesinden bilemiyorum. Gecen her uc arabadan birinin ustu acik, insanlar super cici. Cok kozmopolit. Binalarsa inanilmaz. 2. dunya savasinda Heidelberg gibi buraya da dokunmamislar. Siir gibi bir mimarisi var buranin. Ilginc bir sekilde yer altinda termal su bulundugu icin ve sehrin ortasinda "source/kaynak" denilen bir cesme falan da var hatta, bu sehir kisin bile sicak. Etrafta kar olsa bile "yerden isitmali sehir" diye dalga geciyoruz. Ama cidden oyle. Seviyorum.
Aradaa Kaldiiiimm.. Taaamm Aradaaa...
Ya cok fena. Departmanda surekli rekabet halinde olan 2 mudur var (Hos bizde mudur cok..) Acık acık laf giydirmekten ziyade, gorunurde gayet sevgi saygı cercevesinde olmalarina ragmen, tek baslarina kaldilar mi aman surekli bi kotuleme, surekli komplo planlari.. Ve ben en cok bu iki mudurle calismak zorunda kaldigim icin, ne zaman biriyle yalniz kalsam digerini kotulemesini dinlemek zorunda kaliyorum. Aslinda is gorusmesi yaptigim gunden beri Martin'i daha cok sevmistim. Super tas brezilyali bi karisi var, oldukca icten, dan dan konusan bi tip. Oyuncaklara bayiliyo, ofisi model ucak dolu. Yalniz yakaladi mi yandin sana butun ucak resimlerini tek tek gosterir, anlatir da anlatir. Ama genel alman profiline uymadigi icin ben cok sevmistim. Ta ki Turkleri assagilayici laflar edene kadar. Boyle durumlarda amacladiklari seyi hayatta ellerine vermem, yani delirip duygusal tepkiler vermem. Gayet cool takilip beklemedigi anda koyarım lafi. Buna da oyle oldu ve sonrasinda bi daha sallamadim adami da verdigi isleri de.. Bu arada Frank'le ortak bir projede calismaya basladik. Frank de lisede populer olamamis, ama asiri komik cocuklar vardir ya, ondan. Once Alman edebiyati okumus. Sonra ekonomi ve siyaset bilimi. Bu arada surekli calismis, hamallik bile yapmis. Herifte egonun e'si yok. Ama Martin'e karsi bitmek tukenmek bilmeyen bir kini var. Meger Martin zamaninda Frank'in yerini almak istemis, patron karsi ciktigindan beri de tepkisini departmanin kuralarina uygun giyinmeyerek gosteriyomus. Kabul politika ve dis iliskiler departmani olarak Fraport'un kalanina gore daha resmi gorunuyoruz. Martin de evet bazen cocuk gibi olabiliyor. Ama bence bu bi tepkiden ziyade onun kisisel stili. Neyse bu adamlarin ikisine de bir sey soylemeye gelmiyor. Martin'in yanindayken Frank arayinca Martin "Sakin acma, sonra arar tekrar" diyor.. Frank yanina cagirdiginda Martin hemen "Aman simdi 10 saat konusur, gecmis olsun.." diye dalga geciyor. Frank'se Martin'in makyajimla ilgili bir yorumunu hemen Fraport'un kadindan sorumlu departman mudurune yetistirmis. Cinsiyet ayrimi yapiyor diye suclamis. (Olay da suydu, kafami kapiya carpip mor oldugu gun "Baksana mosmor oldu alnim" dedigimde "O kadar cok makyaj var ki suratinda morluk falan goremiyorum" dedi ki ben aslinda bunu komik bulmustum.. Martin boyle deli gibi bisey hehe) Frank Martin'in Turk'ler hakkinda olumsuz yorumlarini da ogrenmek icin cok ugrasti. Anlatmadim. Ikisinin arasindaki rekabete dahil olmak istemiyorum. Diger bir yandan hangisiyle daha cok vakit gecirsem digeri bozuluyor inanamiyorum ya.. 2-3 gundur surekli Frank'le calistik. Bugun Martin butun departmani ogle yemegine cagirdi. Yemekte ve sonrasinda uzun uzun muhabbet ettik, bana Singapur Havayollarindan inanilmaz bir kampanya falan anlatiyor super cici falan, diyorum ya deli meli ama iyi adam aslinda. Ofisinden bir cikiyorum, Frank karsimda. "Yemege gidiyor muyuz?" diyor. Meger herkesi cagirma inceliginde bulunan Martin, Frank'i bi sekilde(!) unutuvermis.. Ya nasil uzuldum adam tek basina yemek yemeye giderken. Of bana ne demem lazim tabi de, kotu hissediyorum iste. Bir isyerinde de boyle abuk subuk ego savaslari olmasa be yarebbim yaaa...
27 Haziran 2009 Cumartesi
Yagmurun sesine bak..
Biraz evvel hayatimda hic gormedigim kadar deli yagan yagmurun altinda, sokaga firlayip semazenler gibi 10 tur dondum! Hizimi alamayip hoplayip zipladim da hatta :) Turk ailenin annesi deli miyim diye anlamaya calisarak beni izledi bir sure. Ben de "Merak etmeyin, yanimda yedek kiyafet var, tamamen islanayim iceri giricem soz" teminatini verip onu eve yolladim. Cocuklar gibi bir bes dakika daha yagmurun altinda kosusturdum. Iceri girdigimde bildigin sucuk olmustum ve artik basbaya deli olduguma kanaat getirmis olan Turk ailenin annesine "Ama Istanbul'da hic boyle yagmiyor ki.. Hem ben yagmura bayilirim!" dedim kocaman bir gulumsemeyle. Ruhum sarj oldu sanki. Icimde cirpinip duran tutsak kus ucup goge yukseldi! Ve ben kuru kiyafetlerimi giyip, naneli cayimi yanima alip bir kedi kivaminda camin kenarina kuruldum. Hayatimi seviyorum :)
26 Haziran 2009 Cuma
Kadinin yemekle imtihani
Dogal olarak herkes kendi potansiyelinin en tepesine cikmak ister. Erkeklerdeki bu "para kazanmaliyim" teranesini anlamasam da, "Get rich or die trying" mantalitesini kabul ediyorum. Bazi insanlar aileden zengin olduklari icin, boyle bir dert icinde degiller. Olsa olsa serveti koruma gelistirme korkusu olabilir. Bazi kucuk sansli azinlik, biraz azim, biraz da yukaridakinin yardimiyla farkli standartlardan geliyor olsa bile besin zincirinin kabul edilebilir bir noktasina cikabiliyor. Ama bir o kadar da cok kisi, bildigin memur gibi calismalarina ragmen (tamam iyi kazanan memurlar da olabilir bunlar) hayatlarinda bundan daha oteye gidemeyeceklerinin bilincindeler. Bu noktada takindiklari su hali algilayamiyorum: Uzerlerinde bir yerlerden bulunmus cakma marka kiyafetler, eminonu'nden alinmis saatler, gozlukler, uzerlerinde garip bir hava boyle ben bir paris hilton'um bir christiano ronaldo'yum tavirlari, halbuki haberlerinin olmadigi gercek bu basitliklerinin uzerlerinden fena halde akiyor olusu. Neden kastiriyorsun kardesim? Ben de bunu anlamiyorum. Inter-cultural management alaninda "power distance relationship" diye bir kavram var. Uluslarin kendi iclerindeki gucun esit dagilmamasini kabullenip kabullenememeleri uzerine degerlendiriyor. Yani mesela Japonya'da genc biri kolay kolay yukselemez, orada aslolan hiyerarsidir. Ama bundan dolayi sinir de yapmaz, makul karsilar. Iste bizim durumumuz bence bu guc iliskisini kabul edememekten kaynaklaniyor. Sokaktaki adam da istiyor ki cakma da olsa Rolex taksin, etrafindaki bu ayrimi yapamayan hatunlara hava bassin, bu yolla gucu elde etsin. Iste erkeklerin para kazanmaliyim derdinin sorunu da burda. Guc, etkileme gucu, elinde tutma gucu, tamamen paradan kaynaklaniyor bunlarin gozunde. Bu nedenle de ister varos cocugu, ister memur, ister plaza calisani (o ne yau) hepsi nasil olduklarindan ziyade, nasil gorunduklerine kafayi takmis durumdalar. Borclara girip lap top almalar, maaslarindan buyuk kredi karti faturalari vs. Hatun daha paralisi icin beni birakacak korkusu vs. Cidden cok aci.
Ayni muhabbetin kilo versiyonu da kadinlarda iste. Erkegin nasil daha paralisini bulunca ona kosmak kadin icin uygun gorulmus bir eylemse, kadinin da daha gencini, guzelini bulunca eskiyi kenara atmak erkeklere uygun bulunmus. Layikiyla yerine getiren de bol. Iste nasil bir erkek para kazanmaliyim, kazanamasam bile borclara girip yine de parali gorunmeliyim derken sicip batiriyorsa, kadinlar da guzellik ugruna bin turlu cileden geciyor: estetik, kuafor, kiyafetlere verilen milyarlar, ve en beteri de su sonu gelmez zayiflama cabasi. Bu ne kadar da aci bir ironidir be arkadas! Mesela bir erkek kel olabilir, killi olabilir, gobekli olabilir. Ama lutfen parali olsun. Kadin da iste salak olsun, gorgusuz olsun, egitimsiz, namussuz olsun ama guzel olsun degil mi? Bu tek ozellik diger butun cirkinliklerin uzerini ortebilir degil mi? Iste bu nedenden dolayi ortalikta 50 yasinda kapkara tenli saclari limon sarisi teyzeler goruyoruz. Kocalarini kaybetmemek icin ne yapacaklarini sasirmislar. Daha da beteri guzellik olcutunun sarisin olmakla bir oldugunu dusunuyorlar. Diger bir yandan 12-13 yasinda kizcagizlar anoreksiyaya yakalaniyor, sifir beden olma sevdasina. Bu arada erkekler bos durmuyor tabi, "Rus hatunlar genetik olarak mukemmel, turk kadinlari sekiz takla atsalar oyle ince oyle bebek gibi olamazlar". Saol be! Ben de mesela 3 gun diyet yapsam Heidi Klum'un kopyasi olacagimi saniyordum. Olmayacagim. Olmayacaksiniz. Allah askina kendinize gelin lutfen. Kendinizi sevmeye calisin biraz. Tabi ki spor yapin, yediklerinize dikkat edip, potansiyeliniz neye el veriyorsa onun en ustune cikmaya calisin. Ama tek tiplesmeyin. Hayati kacirmyain. Lida vs. gibi abuk subuk haplar alip sagliginizdan olmayin. Hayatta yemek yemek kadar keyifli bir kac sey var bunu kabul edin. Guzel olun. Cok guzel olun hatta! Ama bunun sizin yegane gucunuz olduguna inanmayin. Sevilmeniz icin tek sebep olarak gormeyin. Hayattan keyif alin ki, etrafa yaydiginiz isik guzellessin. Dogru insanlari kendinize cekin. Su kadar zamanda anladigim, ogrendigim budur.
25 Haziran 2009 Perşembe
Fraport-Lauf
Ollea.. Kosuyoruz!! Her sene duzenlenen Fraport kosusu bu sene de 2 Temmuz'da gerceklesecek. Bizim departman hem bunun organizasyonuyla ilgileniyor, hem de departmandan 4 kisi olarak katiliyoruz da. Evet "-ruz" cunku ben de katiliyorum. 5 ve 10 kilometrelik parkurlardan takdir edersiniz ki 5'i secmis bulunmaktayim. Yurda donmeme 5 kala helak olup Fraport ormanlarinda curumek istemiyorum cunku. Son atletizm deneyimini 13 yasinda Beyoglu'ndaki okullarin katildigi ve Taksim anitindan tunele kadar uzanan Ataturk kosusunda yasamis, ve 8 adet manyak Alman Liseli kiz tarafindan tartaklanip 9. olmus olan ben, acikcasi burda nasil bir performans gostericem cok merak ediyorum. Hos koprunun altindan cok sular akti, ben de masallah okuz gibi oldum. Ama kendime guvenmiyor da degilim :) Olayin benim acimdan en ilginc kismi ise kosudan sonraki mangal partisi ve cekilis. Allam gelsin etleeerr.. Ayrica cekiliste de ucak biletinden parfume binbir turlu duty free urun vs. kazanilabiliyor. Gorucez bakalim. 2 Temmuz'u iple cekiyorum!
19 Haziran 2009 Cuma
The Mighty Slytherins
Sigarayi Sev-mi-yo-rum!!
Kapali mekanlarda sigara icme yasagi getirildiginden beri ilginc bir sekilde Avrupa'da sigara icenlerin sayisi azalmasina ragmen Turkiye'de bu sayida bir azalma gorulmedigi yazilmis haberlerde. Avrupa'da cidden ise yarayan bu kuraldan bunalan Sigara ureticileri de iyiden iyiye gelismemis ulkelere saldirmislar. Yine olan fakirlere oldu diye uzulemeyecegim. Zira bu sefer kurallara uyan Avrupali'lari tebrik etmekle beraber, yiyecek ekmek parasi bulamayan fakir fukaranin her zaman sigara alacak para ayirabiliyor olduklarindan kelli, cehenneme kadar yolunuz var efenim diyorum. Simdi bu kapali mekanlarda sigara icme yasagi aslinda sigara icmeyen ve pasif icici olmak istemeyen insanlari da biraz olsun korumak icindi degil mi? Kazin ayagi pek oyle degil. Bu sigara icemezlerse dunyanin sonu gelecek sanan yaratiklar kapali mekanlarda sigara icememenin acisini acik alanda firsat bulabildikleri her an baca gibi tuterek cikariyorlar. Ozellikle de otobus, tren vs. kuyrugunda sigara icenlere kil oluyorum! Ben de o siradayim ve sirami terk etmeme imkan yok, sadece senin arkandayim diye bu eziyeti cekmek zorunda degilim arkadas! Benim icin sokakta boyle umursamazca ve kimseye saygi duymadan pofur pofur sigara icenler, bildigin zart zurt osurarak dolasanlarla birebir! Hatta okuzce osuranlar daha ust kademede, cunku en azindan osurduktan sonra isi bitince kokmuyor adam. Sigara icenler oyle mi? Icerken ayri kokar, sonra mesela trende yanina mi oturdu? O igrenc kokuyu da ayri cekmek zorunda kalirsin.. Ben kendimi cidden sigara icenlere karsi irkci duzeyde tepkili goruyorum. Allahtan simdi yeni yasalarla daha da agir kurallar geliyor da iyice kapana kisiliyorlar. Umarim bir gun bunlarin koku kazinir.
18 Haziran 2009 Perşembe
Mukemmel bir sabah
Abicim diyette olmamdan kaynakli butun yazilar yemek odakli olmaya basladi ama yapacak birsey yok, algida bu yonde bir seciciligim olustu dogal olarak. Bu sabah ise gec gidecektim, dolayisiyla da mutluydum zaten, ama mutlulugum zaman zaman onunden gectigim turk supermarketinin bir cafe'ye donustugunu goruncele percinlendi. Iceri girip, "ya ben kahvalti istiyorum ya, aylardir turk kahvaltisi etmedim" diye feveran edince, cafe'nin sahibi Ayse abla hemen kostur kostur hazirliklara basladi. Babasi Enver amca da bu arada bana bin bir turlu Istanbul hikayesi anlatti, ki kendisi 2 gun once Istanbul'dan gelmis. Sonra halalari - ki bence kendisi en az 100 yasinda - geldi, daha 10 gun once ameliyat olmus ama sapasaglam, aktif, super babaanne modunda bir hatun, " Ben bu yasimdan sonra hizmet etmekten ziyade hizmet bekleme derdindeyim ama sen ne zaman gelirsen beklerim, peynir ekmek yiyip konusuruz" deyince, oracikta kadina siki siki sarilasim geldi. Ne seker bir aile, bu ne sicaklik, bu ne sorgusuz sualsiz hayatlarinin icine almadir, bayildim. O dakikadan sonra Enver amca cafe'ye gelen herkese beni "Turkiye'den misafirimiz, cok caliskandir okuyor burda masallah" diye tanitti. Sanirim buraya gelmeden onceki o turklerden uzak durmaliyim tezimi yavas yavas yedirecekler bana buradakiler. Super sekerler!
15 Haziran 2009 Pazartesi
14 Haziran 2009 Pazar
Ben guzele guzel demem..
13 Haziran 2009 Cumartesi
Pare Pare
Ya Tarkan'in bir parcasi var. Adi Pare pare. Nasil bir sarki o ya? Neden patlamadi ki bu zamaninda? Bildigin Placebo etkisi yapmiyosa adamda ne olayim! Oyle de agzina siciyor adamin. Bence Tarkan'in uzun zamandir yaptigi en iyi parca, muzisyenliginin gostergesi. Seven sevmeyen herkese cevabi. Bitmediginin kaniti. Tipiydi, kiyafetiydi, sevgilisiydi, cinsel tercihiydi her tur bok pusur salak konuya deginirken, bu adamin muzisyen kimligi baya bir geri planda kaldi. Ne yazik. Bence bu adamin degerini cidden bilmiyoruz.
http://www.youtube.com/watch?v=MciFcWGOtaY&feature=related
Ayrica cok fena eseklik edip sozlerinin bir kismini da yazmadan gecemeyecegim, icimde 14 yasinda bir genc kiz yasiyor ne mutlu bana:
hala dün gibi hatırlarım, her anını anıların
biraz hırçınım bu yüzden biraz hüzünlüdür hep bi yanım
hala sızlar için için her biri yaralarımın
dalgalıdır denizim bu yüzden, biraz ıssızdır hep kıyılarım
bir yanar bir sönerim
bir ağlar bir gülerim
pare pare buruktur hep sevinçlerim
dağ gibi derya gibi
bende acılar, şahidim şarkılar
ne zaman ümitle hayata göz kırpsam
çiçekler açsam, kapıma dayanır sonbahar
çok erken tanıdım, çok erken tattım
cilvesini kaderin
zamansız büyüdüm şimdi
kayıp çocukluk günlerim
Muhtesem Uclu
12 Haziran 2009 Cuma
Polonyali Kokusu
Cok irkci bir yazi bu evet. Super korkunc bir insanim, humanistler beni ilk gordugu yerde atese versin evet. Hos bes kismini gectiysek, simdi konumuza gelelim.. Ne kadar karsi cikarsaniz cikin sayin seyirciler, nasil bir hintli ne yaparsa yapsin baharat ve bir zenci de daha ne oldugunu cozemedigim ama zamanla bagisiklik gelistirilen garip bir sekilde kokuyorsa, Polonyalilar'in da kendilerine has bir kokulari var cicim. Nasil anlatsam, boyle terle karismis pudra uzerine sigara kokusu gibi.. Eskimisligin ya da cok kullanilmisligin verdigi garip bir esans. Cozemedim daha. Hatunlarla her haftasonu yakinen calistigim icin fazla fazla solumak zorunda birakildigim bir iksir. Cok kotu bir kisiyim evet ama napiym alisamiyorum.
Fitness First
Eveeett.. Gelelim fasulyenin faydalarina.. Hatta gelmeyelim, fasulyenin yaptigim diyette yeri yok zira. Simdi malum Singapur gunleri yaklasti, e bu asyali dedigin irk da bildigin ayakkabi cini kivamindan hallice.. Bir anda Guliver cuceler ulkesinde'nin canli ornegine donusmek istemedigim icin de bir an evvel spora baslayip kivam kazanmanin vaktidir dedim!
Simdi burada yer gok Fitness First. Turkiye'de subesi oldugunu sanmamakla beraber emin de degilim. Kendisi eli yuzu duzgun bir fitness kulubudur efenim. Iceriginde Spa'dan pilates kursuna her tur kokos aktivite mevcut. Ben de sonunda bir Fraport calisani olmanin kaymagini burada yedim. Abiler uye giris ucretini almayip, aylik ucretin 3'te 2'sini kestiler saolsunlar, bir de uzerine 5 seans personal trainer verdiler. Daha ne isterim haci? E o zaman haydi kizlar spora!
Personal trainer dedigin seyin dogasini cozemedim henuz. Boyle cok acayip tipler mevcut, sanirsin manhunt'tan cikarip almislar, bir de entelleri var, benimki mesela.. Kendisi benim gibi bir Fraport calisani aslinda, gunduzleri havaalanindaki engelli yolcularla ilgileniyor, aksamlari da ek is olarak fitness hocaligi yapiyor, boyle kemik gozluklu entel tipli bisey, canim Javier'cigim. Kendisine dakika birden itibaren "Boss" diye hitap edip eti senin kemigi benim, ben bilmem bey bilir, sen ne dersen o olur kivaminda yaklastigim icin beni cok cok sevdi abim. Simdi haftaici her aksam is cikisi spora gitmekteyim. Insanin inanasi gelmiyor ama bir hafta bile fark yaratir mi? Yaratiyormus efenim. Bu olaydan aldigim gazla Singapur'a kadar spor + diyet. Bir ara eski is arkadaslarimla konustum, sagolsunlar cok yardimci oldular, 2 hap var. Biri CLA, yemeklerden bir saat once aliniyor, yedigin yemegin vucuda yag olarak depolanmasini engelleyip direkman yakilmasini sagliyor. Digeri de L-karnitin, ki bunu sporcular bilebilir, spora gitmeden yarim saat once aliyorsun ve spor yaptiginda direk yagdan yakmani sagliyor, ayrica baya da bir enerji veriyor. Iste ben bu haplardan da alacaktim ancak Javi "yassahh kardesim yassahh" dedi, ben de ben bilmem bey bilir deyip sustum. Arkadaslarim cidden yararini gorduler aslinda, ama bir bildigi vardir mutlaka. Ya da benim metabolizmama uygun degildir bilemiyorum. Ilk gun vucuttaki yag yuzdesini olcen alete girdigimde Javi'nin yuzundeki soku unutamicam :) Ablam zaten o skora ulasmis birine neden butun paketi bedava vermediklerine cok sasirdi! Hehe, son derece gaz moddayim bakalim bu gaz beni nereye goturecek?
Bubbles
Cok acayip. Hani dunyadaki herkesin birbirine 6 kisi uzaklikta oldugu teorisi vardir ya.. Az biraz etkileyici bir sey sundugunuzda, onu "word of mouth" yoluyla yaymak ne kadar kolay birsey degil mi? Dun aksam Turkiye'yle ilgili oldukca eski ama guzelce hazirlanmis kisa bir videoyu facebook'ta paylastim. Bu sabah facebook'a girdigimde, 7 farkli arkadasimin da videomu izleyip kendi profillerinde paylastiklarini gordum. Onlarin da kendi arkadaslarindan begenip paylasanlar olacaktir elbet. Iyi ya da kotu bir seyi yaymak ne kolay yau. Muazzam geliyo bana. Ve tehlikeli derecede guclu bir yontem. Insan bunu her amac icin kullanabilir degil mi? Hos bunun bin tane ornegini gorduk aslinda. Kimi medyatik olaylardi hatta ama durup dusununce cidden cok acayip geliyor. Kafamdaki komplo teorisyeni calismaya basladi yine :)
5 Haziran 2009 Cuma
Bazilari
Bazi insanlar vardir, etrafi kalabalik, seveni bol oldugu halde mutsuz, keyifsiz, huysuz, ilgiden bunalan tiplerdir bunlar. Onlara hayran olan insanlarin sayisindaki artisla bu insanlara verdikleri deger ters yonde ilerler. Ve garip bir sekilde bu insanlar icin siradanlasan, insanlarin onlari gun asiri yere goge sigdiramamasi durumudur. Farkli bir seyler ararlar. O an, karsilarinda dili tutulmayan, her ayiplarina nazik mazeretler bulmayan, hatta onlari dupeduz kafalarina gore yonetmeye calisan o hastalikli kisilerle karsilastiklarinda ise BAM! Farkli olan her zaman ilgiyi uzerine cektigi icin, bu insanlarin samimi ya da ozel olduklari cikarimina varirlar. (Beni uye alabilen bir kulube uye olmak istemem hesabi).
Cok sonra, o muthis kisilik bu insanlarin agizlarina sicip, uzerlerinden silindir gibi gectiginde, artik kendilerini degersiz, bakimsiz, hayati boslamis ve her seyi akisina birakir halde bulduklarinda, aslinda neleri kacirdiklarin fark ederler. Yillar gecmistir, yipranan yipranmistir. Eski hayranlar yollarina devam etmistir. Ve artik tek yapabildikleri, 30 yil once bir sarkiligina populer olmus gobekli rock starlar gibi biralarini onlerine koyup sonu gelmez “Zamaninda ben neymisim be!” geyikleridir. Yazik ki ati alan uskudari gecmistir coktan.
Cok sonra, o muthis kisilik bu insanlarin agizlarina sicip, uzerlerinden silindir gibi gectiginde, artik kendilerini degersiz, bakimsiz, hayati boslamis ve her seyi akisina birakir halde bulduklarinda, aslinda neleri kacirdiklarin fark ederler. Yillar gecmistir, yipranan yipranmistir. Eski hayranlar yollarina devam etmistir. Ve artik tek yapabildikleri, 30 yil once bir sarkiligina populer olmus gobekli rock starlar gibi biralarini onlerine koyup sonu gelmez “Zamaninda ben neymisim be!” geyikleridir. Yazik ki ati alan uskudari gecmistir coktan.
4 Haziran 2009 Perşembe
Crackberry
Abicim nedir bu Blackberry aski? Off, kime soyluyorum tabi yurdumun bir yarisi Blackberry pesinde, diger yarisi iPhone'un launch edilecegi gun kapilardan tasar.. Oldum olasi herkesin bayildigi seylere kil olan ben, Blackberry'e de kilim efenim. Crackberry iste.
Bir de bazi insanlarin esyalardan canliymis gibi bahsetmeleri vardir ya, iste en cok ondan nefret ediyorum. Bir de mesela esyanin ismi yerine markasindan bahsedilmesi.. Organize Isler'de Cem Yilmaz teşevizyona "plazma" diyordu ya, "Hade git biraz PLAZMA izle".. Tam kilim boyle muhabbetlere.. Araba yerine "bmw" ama "be-me-ve" seklinde okur bu hiyarlar, iste telefon yerine de Blackberry diyen biriyle tanistim dun. O kadar da alakasiz bir ortam ki.. Herif hem benden ust duzey, hem cok onemli bir departmandan, hem de sirf benim keyfim icin o kadar yoldan kalkip gelmis yani kredibilitenin top noktasinda adam ama, tanistigimiz andan itibaren ilk 5 dakikada yemin ediyorum en az 7 kere "my Blackberry" dedi. Tamam kardesim Blackberry'n var anladik. Anlamadigim neyin gosteris derdindesın be adam? Gelmissin Fraport'ta hayvani bir noktaya, emlak sektoru patladiginda Dubai'den payini almissin, Londra'da calisip Amerika'da okumussun.. Kime neyin nispetini yapiyorsun hala? Ya ben acikcasi insanlarin gezip gorup, dunyaya dair bilinc kazandikca biraz daha efendilesip, iclerindeki o cig yumurcagi adam ettiklerine inanirdim ama bilmiyorum yau, herif Blackberry'm de Blackberry'm diye yedi gunumu.. Cok acayip..
Morluk mu? Kapiya carptim!!
Hani Amerikan filmlerinde falan boyle gerzek bir muhabbet vardir. Esas oglani essek sudan gelinceye kadar doverler, eve gelince hatun sorar "Askim neyin vaaarr?" Bizimki hic istifini bozmadan "Kapiya carptim" der ya.. Ben de hic anlam veremezdim bula bula boyle gerzek bir sebep bulmus olmalarini.. Yani bir insan kapiya nasil carpar? Ve carpinca oyle okuz gibi morluk olur mu? Olurmus sekerim.
Bu Fraport'un kapilari cok acayip. Kapi kolundan tutarak acamiyorsun. Kapiya 5 metre kala duvarda bir dugme oluyor ona basiyorsun ve kendi kendine iceri dogru aciliyor. Tabi kendi hesaplamasina gore gecebilecegin sureden sonra da sappadanak kapaniyor. Iste benim gececegim sureyi yanlis hesaplayivermis bugun, benim de telefonla konustugum bir anima denk geldi, kapi geldi caaatt diye alindan giristi bana.. Aman deyim, Sevda Demirel'den tokat yemis Hande Ataizi gibi oldum anacim! Bir de morarmaz mi orasi? Butun ofis gun boyu aile ici siddet goruyo muamelesi yapti bana yahu. Of anam of! Bir de aciyo deli gibi. Alacagin olsun alcak kapi :(
2 Haziran 2009 Salı
Benim icin Almanya budur abi!
Oestrich-Winkel'e veda ettik malum. Okul bitti, ev kontrati bitti, ciplak ayakli kontes kendine Frankfurt'ta bir ev buldu, tasi taragi topladi gitti.
Ben de turk ailenin nazik teklifini kabul ederek, staj baslamadan once Ren kenarindaki son huzurlu gunlerimi gecirdim. Wiesbaden'de kendime buldugum o muthis cati kati hayallerimi suslemiyor degildi ama bir sekilde O-W'ye veda etmem icin zaman lazimdi..
Bos icki siseleri.. Size ne ifade ediyor bilmiyorum ama bana evimi hatirlatiyor. Hatta dostlugu, O-W'de kimin evine gitsem, ilk gozume carpan bos icki siseleri olurdu.. Bu aslinda bir bakima teklifsizligin, birinin evine gidip rahat rahat dolabi acip istedigin seyi icebilmenin verdigi keyfi sembolize ediyordu benim icin. Evimizde yaptigimiz her partiden sonra, mutfagi girilmez hale sokan o yerdeki dizi dizi siseler, resmen sek sek oynayarak evde dolasabilmemiz. Evi temizledikten sonra supermarkete geri iade etmeden once verandaya dizilmis siseleri gorunce gozlerime inanamamam, "Dun aksam kac kisi geldi bizim eve ya?" sorgulari :) Burada insanlarin en kolay paylastiklari sey ickileri. Belki sana adini soylemekten cekinebilir ama, istersen sana icki ismarlamaktan cekinmez kimse. Yanlis anlamamak gerek yalniz. Buradaki kasit, insanlarin iletisim biciminin bu yoldan geciyor olmasi sadece.. Ilk baslarda cok yadirgadigimi kabul etmeliyim. Hayatinda alkolun yeri bu kadar buyuk olan bir kulturden gelmedigim asikar, diger bir yandan iletisim kurmak icin alkole ihtiyac duymayan bir kultur bizimkisi. Ama kendi dunyalarinda, samimiyet icin atilan ilk adim belki de ickiyi paylasmak Almanlar icin. Ve bana ilk baslarda cok garip gelen bu goruntu, simdi yasadigim butun guzel gunlerin hatirasini getiriyor aklima. Ogrenciligin, uluslararasi ortamda artik din, dil ya da irklarin kimsenin umurunda olmayisinin, tembelligin, eglencenin, paylasimin sembolu bu icki siseleri. Daha bir ay gecti ama, Oestrich-Winkel'deki hayatimi ozledim mi ne?
Cullens are not the only family..
with a SECRET.
New Moon trailer. Ben demistim o Jacob buyuk adam olacak diye. Doya doya izleyin anacim.
1 Haziran 2009 Pazartesi
Buyulu Hayatlar - Eskiler, Ah Eskiler..
Bana, bana, hep bana
Ayriliklar hep bana
Gidenlerin ardindan
Baka kalmak hep bana
http://www.youtube.com/watch?v=Rx7xBfANUQc
Ne guzel diziydin sen, Cemberimde Gul Oya.
Ayriliklar hep bana
Gidenlerin ardindan
Baka kalmak hep bana
http://www.youtube.com/watch?v=Rx7xBfANUQc
Ne guzel diziydin sen, Cemberimde Gul Oya.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)