Evet master tezimi bir haftada yazarım iddiasındaydım değil mi? Try 48 hrs then. Kendime olan güvenimle gözlerim nasıl kör olduysa artık, işten bir gün izin alıp, bir gün de hazırlık yapıp süfer tez yazabilirim havasındaydım. Hayır işin sonunda o tez yazıldı mı? Evet. Ama nasıl yazıldı, işte orası baya civcivli.
Şimdi ilk olarak uyku problemini ortadan kaldırmak gerekiyor. 48 saat uykusuz kalınacaksa (kimyasallardan hiç hoşlanmadığım için) dayadım çayı, colayı, c vitaminli ne meyve varsa artık, sürekli yiyorum ve yazıyorum. Şimdi böyle bir konumda bir süre ilerledikten sonra tezle ilgili ilk tespitim şu oldu: Efenim insan 6 aylık tezi 48 saatte yazmaya çalışınca çok afedersiniz çişi bi acayip kokmaya başlıyormuş.
Kendinden iğrenme safhasını atlattıktan sonra all time stamina sağlamak için bir de yardımcı gerektiğini anladım. Eve o uyku sessizliği çökünce iş falan yapılmıyor. Canımın içi babam da haliyle uyumadı. Gece 4'te çay yapıp omlet yedik falan. Şimdi aldatan erkek boşanmak isteyince işsiz güçsüz ev kadınlarının neden mal varlığının yüzde ellisini "o paramızı kazanırken ben ona hep destek oldum" diye istediğini anladım. Ben makalelerle kafayı sıyırırken babamın sürekli çay, meyve ve hatta zaman zaman da geyik muhabbeti takviyeleri olmasaydı, hayatta başaramazdım. Demek ki neymiş, Almanya'dan diplomayı kapıp adam gibi bir işe girilince babaya kıyak geçilecekmiş.
Sonracıma, malum işin etik olmadığı aşikar. Canavar gibi doktora falan yapan tonla arkadaşım, benim şu kalpazanlığımdan utanıyorlardır herhalde. Ama bana MBA gibi bir bölüm için yapılan tez saçma geliyor be kardeşim! Biz akademisyen olmayacağız ki sonuçta. Hepimiz iş dünyasına adım atmak için eğitildik, en nihayetinde bir yerlerde yönetici olduk/olacağız. Neyin tezini veriyorsun hala? Ben iki sene Almanya'larda Singapur'larda makroekonominin, kurumsal finansın ebesini şeyetmişim diploma alıp almayacağıma kıytırık tez mi karar verecek yani? Bütün bu sebeplerden gayet isteksiz bir biçimde wishy washy bir iş çıkardım ortaya. Hayat garip bişey. Nabalım.
Uykusuzluk ve aşırı odaklanma yüzünden natural high vaziyette işe gittim. Tabi aslında tezi tekrar gözden geçirmek dışında bir şey yapmadım bütün gün. Okul tezin 2 tane printed kopyasını bir adet de dijital kopyasını okulun websitesine yüklememi istiyordu. Kargo parası bi yerime kaçabilir diye Almanya'daki bir arkadaşımdan rica ettim, o çıktısını alıp okula bırakacak ben de gece 12 pm. e kadar siteye upload edecektim. Ama son dakikaya kadar referanslarla uğraştığım için arkadaşıma vermekten vazgeçtim, Allahtan şirket indirimi varmış kargoda 20 euro gibi bir paraya ertesi gün Almanya'da olmak üzere gönderme planı yapabildim. Ama son dakika okul aldığım tez çıktısını spirallememi istedi. Ofiste spiral makinası var ama kafamı bir kaldırdım kimse yok! Ben de makinayı kullanmayı bilmiyorum.. Çıktıyı alıp kargoculara yaptırırım diyordum ki, printer bozuldu.. Bin saatte printerı düzeltip çıktılarla spiral makinasını da alıp kargocuya koştum. Yetiştiğimde abiler "ehe ehe kargo aracı şimdi havaalanına gitti, yetişemezsiniz Sabiha Gökçen'e gittiler" dediği an "acaba takip etsek köprüde falan yakalar mıyız?" ilüzyonu yaşadım bir anlık ama sonra kaderime razı oldum. Bari spirallemeyi başarabilirler diye umarken abiler bir gol de oradan attılar. Kimse beceremedi bir turlu.. Sonra süper eğlenceli bir şey oldu, bu kargo ofisinin hemen yanı matbaa fabrikasıymış. Gecenin bir vakti 5 tane adam ve ben kapalı fabrikaya girdik (evet bir delilik anı herhalde cesaretime bakın sayın seyirciler) ve adamlar benim 2 tezi de kitap gibi bastılar! Hatta tebrik ettiler "oo kitabınız basıldı, hayırlı olsun" diye. Ben de sevindirik oldum 2 tane de olsa kitap kitaptır.. (yersen). Sonra iç rahatlığıyla eve döndüm son versiyonu okulun websitesine upload etmeye. Haha! Son versiyon ofiste kalmış! Evle ofis arası şaka gibi bir mesafe! Ama zivziv yapmanın vakti değildir yürü ofise dedim ve saat 10:30 pm'de ofisin yolunu tuttum. Tabi ki mükemmel geçen günüm, burada da etkisini gösterecekti, ve dosya ısrarla upload olmadı. O an havaya bakıp "beni vazgeçiremeyeceksin!" diye bağırdım mı? Evet. Baktım olmuyor, küçük emrah kıvamlı bir mail yazdım okuldaki profesöre ve öğrenci işlerindeki abiye, dedim upload olmuyor, nolur e-mail'le yolladığımı official sayın. Olumlu cevap geldi ve oh çekip eve döndüm.
Günün son gölü eve girerken geldi: Çizmelerimi çıkarırken fark ettim ki, ben sabahtan beri iki ayağımda 2 farklı model çizmeyle koşturuyormuşum! Spastik bi şekilde sırıtıp finally uyumaya gittim. Kıssadan hisse sevgili pıtırcıklar, 48 saatte tez yazarsanız ibiş olursunuz, rezil olursunuz, evren tüm gücüyle size saldırmaya çalışır, şanslıysanız az zararla atlatırsınız. Siz en iyisi adam olun ve tezinizi normal sürelerde yazmaya çalışın. Hatta bence hiç tez tazmayın. Tezsiz olacaksa para verin o modelde okuyun ama tez yazmayın. İşte tezli master alanın da Allah böyle belasını veriyor.
Şimdi ilk olarak uyku problemini ortadan kaldırmak gerekiyor. 48 saat uykusuz kalınacaksa (kimyasallardan hiç hoşlanmadığım için) dayadım çayı, colayı, c vitaminli ne meyve varsa artık, sürekli yiyorum ve yazıyorum. Şimdi böyle bir konumda bir süre ilerledikten sonra tezle ilgili ilk tespitim şu oldu: Efenim insan 6 aylık tezi 48 saatte yazmaya çalışınca çok afedersiniz çişi bi acayip kokmaya başlıyormuş.
Kendinden iğrenme safhasını atlattıktan sonra all time stamina sağlamak için bir de yardımcı gerektiğini anladım. Eve o uyku sessizliği çökünce iş falan yapılmıyor. Canımın içi babam da haliyle uyumadı. Gece 4'te çay yapıp omlet yedik falan. Şimdi aldatan erkek boşanmak isteyince işsiz güçsüz ev kadınlarının neden mal varlığının yüzde ellisini "o paramızı kazanırken ben ona hep destek oldum" diye istediğini anladım. Ben makalelerle kafayı sıyırırken babamın sürekli çay, meyve ve hatta zaman zaman da geyik muhabbeti takviyeleri olmasaydı, hayatta başaramazdım. Demek ki neymiş, Almanya'dan diplomayı kapıp adam gibi bir işe girilince babaya kıyak geçilecekmiş.
Sonracıma, malum işin etik olmadığı aşikar. Canavar gibi doktora falan yapan tonla arkadaşım, benim şu kalpazanlığımdan utanıyorlardır herhalde. Ama bana MBA gibi bir bölüm için yapılan tez saçma geliyor be kardeşim! Biz akademisyen olmayacağız ki sonuçta. Hepimiz iş dünyasına adım atmak için eğitildik, en nihayetinde bir yerlerde yönetici olduk/olacağız. Neyin tezini veriyorsun hala? Ben iki sene Almanya'larda Singapur'larda makroekonominin, kurumsal finansın ebesini şeyetmişim diploma alıp almayacağıma kıytırık tez mi karar verecek yani? Bütün bu sebeplerden gayet isteksiz bir biçimde wishy washy bir iş çıkardım ortaya. Hayat garip bişey. Nabalım.
Uykusuzluk ve aşırı odaklanma yüzünden natural high vaziyette işe gittim. Tabi aslında tezi tekrar gözden geçirmek dışında bir şey yapmadım bütün gün. Okul tezin 2 tane printed kopyasını bir adet de dijital kopyasını okulun websitesine yüklememi istiyordu. Kargo parası bi yerime kaçabilir diye Almanya'daki bir arkadaşımdan rica ettim, o çıktısını alıp okula bırakacak ben de gece 12 pm. e kadar siteye upload edecektim. Ama son dakikaya kadar referanslarla uğraştığım için arkadaşıma vermekten vazgeçtim, Allahtan şirket indirimi varmış kargoda 20 euro gibi bir paraya ertesi gün Almanya'da olmak üzere gönderme planı yapabildim. Ama son dakika okul aldığım tez çıktısını spirallememi istedi. Ofiste spiral makinası var ama kafamı bir kaldırdım kimse yok! Ben de makinayı kullanmayı bilmiyorum.. Çıktıyı alıp kargoculara yaptırırım diyordum ki, printer bozuldu.. Bin saatte printerı düzeltip çıktılarla spiral makinasını da alıp kargocuya koştum. Yetiştiğimde abiler "ehe ehe kargo aracı şimdi havaalanına gitti, yetişemezsiniz Sabiha Gökçen'e gittiler" dediği an "acaba takip etsek köprüde falan yakalar mıyız?" ilüzyonu yaşadım bir anlık ama sonra kaderime razı oldum. Bari spirallemeyi başarabilirler diye umarken abiler bir gol de oradan attılar. Kimse beceremedi bir turlu.. Sonra süper eğlenceli bir şey oldu, bu kargo ofisinin hemen yanı matbaa fabrikasıymış. Gecenin bir vakti 5 tane adam ve ben kapalı fabrikaya girdik (evet bir delilik anı herhalde cesaretime bakın sayın seyirciler) ve adamlar benim 2 tezi de kitap gibi bastılar! Hatta tebrik ettiler "oo kitabınız basıldı, hayırlı olsun" diye. Ben de sevindirik oldum 2 tane de olsa kitap kitaptır.. (yersen). Sonra iç rahatlığıyla eve döndüm son versiyonu okulun websitesine upload etmeye. Haha! Son versiyon ofiste kalmış! Evle ofis arası şaka gibi bir mesafe! Ama zivziv yapmanın vakti değildir yürü ofise dedim ve saat 10:30 pm'de ofisin yolunu tuttum. Tabi ki mükemmel geçen günüm, burada da etkisini gösterecekti, ve dosya ısrarla upload olmadı. O an havaya bakıp "beni vazgeçiremeyeceksin!" diye bağırdım mı? Evet. Baktım olmuyor, küçük emrah kıvamlı bir mail yazdım okuldaki profesöre ve öğrenci işlerindeki abiye, dedim upload olmuyor, nolur e-mail'le yolladığımı official sayın. Olumlu cevap geldi ve oh çekip eve döndüm.
Günün son gölü eve girerken geldi: Çizmelerimi çıkarırken fark ettim ki, ben sabahtan beri iki ayağımda 2 farklı model çizmeyle koşturuyormuşum! Spastik bi şekilde sırıtıp finally uyumaya gittim. Kıssadan hisse sevgili pıtırcıklar, 48 saatte tez yazarsanız ibiş olursunuz, rezil olursunuz, evren tüm gücüyle size saldırmaya çalışır, şanslıysanız az zararla atlatırsınız. Siz en iyisi adam olun ve tezinizi normal sürelerde yazmaya çalışın. Hatta bence hiç tez tazmayın. Tezsiz olacaksa para verin o modelde okuyun ama tez yazmayın. İşte tezli master alanın da Allah böyle belasını veriyor.
2 yorum:
abi 2 günde nası tez yazdın insanlar 6 ayda yazamıyo!?!? saygılar :) bana bi anlat onu bilare.
odaklanma manyağı olup tez bitince de gerzeğe bağlıyosun 15 gün boyunca :) eheh anlatırım detayları :)
Yorum Gönder