18 Ağustos 2011 Perşembe

Break

Yaz-a-madigim su kadar zaman icerisinde anladim ki, insanin akli mesgul oldugunda yazmasina imkan falan olmuyormus.

Kisa bir sure once is degistirdim. Bir onceki calistigim sirkete gore oldukca buyuk, oldukca uluslararasi ve oldukca hostile bir environment. (evet yari Turkce yari ingilizce konusmaya burada da devam, calistigim bir cok Turk'un Turkcesi berbat halde hatta. Bildigin yazamiyorlar.) Ama bu hostile environment ayni zamanda oldukca keyifli, oldukca heyecanli ve ben her gun ise gitmek icin sabirsizlaniyorum. (Mazosistim ezelden.) Gercekten yogun olmanin ne demek oldugunu burada anladim. Aklim o kadar mesgul ki, standart deliksiz uyku neydi, nasildi, herhalde ancak Yoga'yla meditasyonla falan ulasabilecegimi dusunuyorum kendisine. Gece 4 gibi kendi ic sesimin gurultusunden uyanip "oeh bi sus, bi sakin ol, bi calismayi birak bak hayat ne kadar sakin" deyip uykuya daliyorum. Zaman zaman ofis politikalarindan payimi aldigimda, bu sefer mideme vuruyor stres, insanin sinirden karni/gobegi siser mi bilmiyorum ama benim basima 2 kere geldi - ki ben iletisimdeki aksakliklarin otomatikman mideyi etkiledigini biliyorum - boyle cok acayip seyler yasiyorum. Ama bununla birlikte, cok mutluyum be Atam! MBA'de zaten hazirlandigimiz sey buydu. Gece 5'lere kadar case study yetistirdik, kimimiz uyku, kimimiz hazim problemi yasadi, sirt agrilari cektik stresten, sabah kahvalti ederken bile rapor okuduk - iste butun bunlar beni bugunlere hazirlamak icinmis sanirim. Eski isimde "potansiyelimi kullanamiyorum" diye aglayan kendime tesuf ediyorum! A-ha super de kullandiriyorlar simdi.. Bu sefer de blogdu, sosyal medyaydi, kisisel zamandi - bunlara yer kalmiyor. Is disinda harcadigin azicik surede - hala isin aklini bilincsizce bile mesgul etmedigini varsayarsak - ya arkadaslarini goruyorsun, ya aileni, arada cilgin atiyorsun deliriyorsun falan, e ben dur bi kisisel geliseyim, bi kreatif enerjime odaklanayim falan yalan oluyor. Kreatif enerjiye en yakin oldugum an, sabahlari ise giderken McCann Erickson'un yanindan gectigim an herhalde. O yani. Cok da derdim degil aslinda. Arada super bi tatil bile cikardim kendime - ki ihtiyacim varmis maceraya. Mutlaka bi blog post gelecek bununla ilgili, cunku eglenceli seyler oldu (Mesela bir adet Atilla the Hun'la bir adet kendini Rus Caricesi Katerina sanan hatunun hook up edisine sahit olduk - tarih yeniden yazildi) Bunlar bir sonraki bos vaktimde. Simdi anliyorum ama insanlar neden bloglarina uzun aralar veriyorlarmis. Bilincli olmasa da, en azindan sebepsiz degil. Operim canlar.

F