31 Mart 2009 Salı

Harvard Business School





MBA yapanlarin cogu bu yollardan gecmistir. Case Study metoduyla egitim goren herkes, Harvard Business School Case Study'leriyle eninde sonunda tanisir. Buraya kadari gayet normal. Ama bu Case Study'leri hazirlayan Harvard Business School profesorlerinden biriyle tanismak, hatta ondan strateji dersi almak soz konusuysa, insan az biraz afalliyor haliyle.
Christian Ketels HBS'da Michael Porter'in (bu abinin Diamond modelini strateji alan her allahin kulu bilir) ekibinde ve ayni zamanda Stockholm School of Economics'te de associate professor. Bu Ketels soyadini zaten yazdigi onyuzbin case study'den ezberlemediyseniz bile tanisinca mutlaka akliniza kaziniveriyor. Kendisinin ne kadar sukela bir kisi oldugundan bahsetmeyecegim. Ben kimim ki bir Harvard profesorunun ne kadar iyi oldugu hakkinda yorum yapayim degil mi? Ama bu herif bugun derste cok acayip birsey yapti.
Bloomberg (ki kendisi de bir Harvard Business School mezunudur) yonetiminde New York'un ne durumda oldugu hakkinda bir Case Study yapiyorduk. Bir anda durdu ve "Size bir surprizim var" dedi. "Biz 2 hafta once bu case study'i Harvard'daki ogrencilerimle yapmistik, ve simdi onlarin sinifina baglanip bu konuyu tartismanizi istiyorum" Ene!! Yau ne dedi bu herif simdi Harvard'a mi baglaniyoruz cidden derken, adam webcamini bize cevirdi, perdeye de gayet Harvard'daki strateji sinifini yansitti. Allahim bu kadar emrivaki yapilmaz.. Toplam 40 dk Harvard'daki business dahileriyle strateji yaristirdik. Hayatimda ne konustuguma bu kadar dikkat etmemistim herhalde, beynim patliyor sandim. O kadar kasildim ki.. Ama bir yandan da bir dersligine de olsa Harvard'da bir sinifta birilerine laf yetistirmis olmanin keyfi vardi ;) Saka gibi, hala inanamiyorum! Acikcasi su EBS'e geldigimden beri ilk defa su anda hayatimda bundan daha dogru bir yerde olamazdim dedim. Cok acayipti yau!!

28 Mart 2009 Cumartesi

So Say We All



Heheyy.. Koskoca bir serinin daha sonuna geldik. BSG butun hayranlarini orgazmik cagirisimlar icinde birakarak sona erdi. Bir dizi biter, yerine bin dizi gelir demeyin. Benim BSG'ye benzer degerde gorebildigim tek dizi Lost kaldi bir tek. Malum diger her biri tek tek sicti. En beter sicisi Heroes yasadi tabi acikca. Ben de bir era'nin sonuna geldik madem deyip, en sevdigim ve en kil oldugum karakterleri yazayim dedim.
Bir kere bu dizideki en birinc adamim Baltar. Sasirdin mi sayin okuyucu? Adama demedim Baltar dedim diye :) Bence dizideki en insan karakter oydu. Hatalarla dolu, yalanci, guvensiz, cikarci, gecmisinden utanan, yasli babasini doven pislik herifin teki. Ama diger bir yandan BSG serisi boyunca en cok evrilen karakter de o oldu. En son Caprica'nin "Hep seninle gurur duymak istemistim. Eksik olan sey buydu ve simdi seninle gurur duyuyorum" dedigi an aslinda Baltar'in evrimini tamamladigi ani simgeliyordu. Dizi boyunca bu kadar inisli cikisli bir karakter daha da yoktu acikcasi. Herif mutemadiyen ya en saygi duyulan ya en nefret edilen konumdaydi.. Man of science kalibindan zaman icinde Man of Faith tipine donusmesi.. Survival icin kiliktan kiliga girmesi. Ve belki de en carpici olan, daha ilk baslarda celebrity iken, tarimla ugrasan ve fakir gecmisini ona hatirlatan babasindan utanan ve Caprica'nin gozleri onunde onu doven Baltar'in, yolculugunun ve evriminin sonunda yeni dunya'ya indiklerinde ve sifirdan baslamaya hazir olduklarinda Caprica'ya aglayarak "Ben tarimdan anlarim, biliyor musun?" demesi ve Caprica'nin, bu kadar pislik, rezil bir herifin icindeki safliga dogru evrilisini izlemesinin ardindan sevkatle "Biliyorum tabi, biliyorum.." demesi. Tek kelimeyle muthisti!
Dizideki diger cogu karakter tamamen ya siyah ya da beyazdi. Oysa ben deyim yerindeyse "bozuk" olan karakterlerin bunu bildikleri halde, iyi olduklari icin degil, secim yoluyla dogruya ulasmalarina bayiliyorum. Tabi ki Adama, Starbuck, Helo sevdigim karakterler. Ama onlar zaten iyi olduklari icin dogruyu yaptilar. Belki Baltar kadar zorlansalardi iyi olmayi secmeyebilirlerdi. Diger bir yandan o Felix Gatea'nin allah cezasini versin. Ben onu varoslarda yasayan, yarim yamalak ogrendigi politik akimin pesinden gidip bir de ustune iskence goren ama neden oldugunu da anlamayan kokten inancli kisilere benzetiyorum. Geberdin gittin salak. Sana mustehakti.
Bir de neden oldugunu bilmeden sevdigim karakterler var. Ellen Tigh mesela. Hatun surekli kocasini aldatiyor, alkolik, dalavereci bisey. Ama diger bir yandan da cok komik ve eglenceli. Ozellikle robotla bile fingirdesmesi beni koparan nokta oldu bu kadinda..
Laura Roslin'e de bir turlu isinamadim. Tek sevdigim nokta "I'm coming for youuuuu" diyerek Gaeta'yla Zarek'i altlarina sictirttigi andi. Onun disinda bence bu hatuna dair kayda deger bir ozellik yoktu. Oyle asiri erdemli mukemmel devlet baskani tavirlari. Basta zaten tamamen iktidardaki herhangi birinin yapabilecegi seyleri yapti. Impersonal kaldi. Sonra da tamamen kisisellestirmeye basladi gorevini. Dunya'ya inip de butun hayalleri yikilinca depresyona girip herseyden elini ayagini cekmesi en buyuk hatasi oldu. Gercek hayattan da biliyoruz ki, guc sendeyse ve ortaligi bos birakirsan bocek kilikli insanlar kendini dev aynasinda gorur ve o gucu senden calabilecegi hayaline kapilir. Isin kotusu son dakikada kendine gelmeseydi Zarek ve Gaeta da bunu yapabilecekti. Eger o noktada Adama olseydi Roslin'i ne kendisi ne de seyirci affedebilirdi. Sans yanindaydi sadece.
Simdi BSG'den sonra gelecek Caprica ve The Plan'i sabirsizlikla bekliyoruz. Bu ekipten bos is cikmayacagina eminim. Piliiizzz adamim Baltar'la Caprica 6'in on planda oldugu birseyler olsun. Zaman zaman Starbuck Lee askindan bog geldigi oldu. (Bir de Lee sozum sana! Aagabeyinin kiz arkadasiyla tanistigin aksam agabeyin sizinca hatunu sarhos edip goturmeye mi kalkarsin, sen nasil bir adamsin hulean? Bir de erdemli takiliyor gerzek! Oh rahatladim..)
So say we all diyerek onumuzdeki yapimlara bakiyoruz efenim.

27 Mart 2009 Cuma

A La Mode


Sinifta gay kilikli Alman bir herif var. Normalde gercekten bir erkege gore renkleri super uyumlu kullaniyor, oldukca da guzel giyiniyor. Ama bu posu modasi Avrupa'yi da vurdu ya malum, herif her gun onluk gibi posuyla okula gelip, bir de onu nasil beceriyorsa anneanneler gibi boynunun etrafinda 80 kere dondurup dugumlemiyor mu! Saka gibi :) Taksim meydaninda iki dolastiracaksin bunu bu halde, anlayacak dunyanin kac bucak oldugunu. Asiri zengin, kesinlikle gelecek korkusu yok, Isvicre'de okuyan simarik yatili okul tayfasindan.. Ama bir yandan da "ah ben aslinda cok icliyim, super derin bir kisiyim" modlarinda. Simdi de Afganistan'a gitmek istiyor ilk tatilinde. İlla suruden ayrilacak ya. Sinifin kalani Mallorca hayalleri kurarken bizim totocan ortadogunun gizemine varacak. Bunlara mustahak ama, birakacaksin gidip gorecek ebesininkini. Sonra da Deutschland Deutschland uber alles diye titreyecek aczimendiler gibi.

26 Mart 2009 Perşembe

Staj denen sey tuzlanip yenir mi??

Exchange ogrenci olarak Singapur'a gitmeden once 2 ayi askin bir bos donemim var onumde. Mayis, Haziran ve Temmuz'un ilk iki haftasini kapsayan bu ara ben gayet malak gibi yatip, turk yemeklerine bogmayi planliyordum sahsen kendimi.. Ama kanimdaki MBA canavari tabi ki bu sade ve mutlu hayati da bana yar etmedi. "Staja basvurmaliyim, staj yapmazsam dunya bana haram olur" modunda kabuslara girip ciktiktan sonra bir anda sirketlerden gelen tekliflere cevap arar durumda buldum kendimi. Efenim sirketlerden gelen diyorum, cunku buralara benden habersiz benim adima sevdicegim canim biricik okulum basvurmus.

Tekliflerin biri Frankfurt Havaalani'nin marketing ekibinden geldi. Ince uzun dusunup, is gorusmelerine gidip, calisanlari da sorguya cektikten sonra, adamlarin tekduzelikte dunyada bir numara olduklarina karar verip yoluma devam ettim.
Diger teklif Clariant diye kimyasal isindeki uluslararasi bir sirketten geldi. Is gorusmesinde herif ne kadar Isvicre, Almanya veya Amerika icin sizi dusunuyoruz dediyse de gelen teklif Almanya ofislerinden oldu. Uff, sinifimdaki diger iki kisiye Isvicre'den teklif gelmis. Hayatimda bu kadar kiskanmamistim herhalde kimseyi!
Basel'i daha once annemle babamdan cok duydum.. Bir sure orada yasamislar. Orada calisma imkani bulabilsem muhtemelen onlarin da orada bulunduklari yaslarda ben de orada olup, yasadiklari tecrubeden kendime de ortak bir pay cikarabilirim mutlulugu vardi. Gerzekler Frankfurt'a istediler beni. Ustelik Isvicre'den teklif alan arkadaslarimdan biri kesin kabul etmeyecek biliyorum. Acaba yarin gozumu karartip adamlari arayip tekliflerini kabul etmeyen olursa beni dusunmelerini rica etsem mi? Yoksa her seyde bir hayir vardir, Frankfurt benim icin daha iyi olacak deyip susup otursam mi? Uff, bir yandan arayip sormayi kendime yediremiyorum, bir yandan da Isvicre'de calismak icin catliyorum!!! Off...

16 Mart 2009 Pazartesi

Len kim olecek Lost'ta delirtmeyin insani!!



Efenim bu sezon sonu ana karakterlerden birine daha yol gorundu. Charlie'yi harcayan zihniyet kimi harcamaz ki diyor ve yapimcilarin "Sok olacaksiniz" yorumuna parmak basmak istiyorum.



  • Ama acaba feyk atiyor olabilirler mi? "Eueheuehee.. Aslinda bahsettigimiz kisi Claire.. O da zaten olmustu de siz anlamamistiniz gerzekler" falan mi diyecekler sonunda? Allahim bir haftalik ayrilik bile cok geldi.

  • Ayrica bu Jack'in workman tulumu bana magarada bulunan Adam & Eve'i hatirlatti. Oradaki adamin tulumunda da workman yaziyordu. Yoksa?!?

  • Bir de eger mantik "whatever happened is happened" ise, ve bu purge denen katliyam sirasinda bizim A takimi da Dharma sinirlarinda olacaksa, noolecek yarebbim?

  • Bu arada o miniminnacik flashback'te gorunen devasa heykelden acayip tirstim yahu :(

Buyrunuz, haber kaynagimi da tepe tepe kullaniniz.


http://www.dailymotion.com/related/x8nqj9/video/x8n411_lost-spoiler-a-major-character-deat_creation