30 Kasım 2008 Pazar
Dans etmek neden ruha bu kadar iyi gelir?
29 Kasım 2008 Cumartesi
Baska bir "Mavi Gozlu Dev"
27 Kasım 2008 Perşembe
Before 20 Themes Party
Corporate Finance, Sen mi buyuksun? Hayir ben.. Yasar usta!
26 Kasım 2008 Çarşamba
Why does it always rain on me?
Battlestar Galactica bir uyusturucu mudur?
Borek, Zeytinyagli Sarma, Kisir & Kadayif: MBA Sinifinda Bir Gun
23 Kasım 2008 Pazar
Mikhail sen benimle oyun mu oynuyorsun?
Dunku kar sokundan sonra her yer kurudu.. Hatta ev arkadaslarim bu sabah ren nehri kiyisinda piknige gittiler (bu da ayri bir manyaklik bu havada ama neyse). Sunun surasinda daha bir saat oncesine kadar her yer kupkuruydu.. Ben kendimi ise guce vermistim.. Derken burada yasayan arkadaslarimdan birinin kisisel iletisine gozum takildi: snow snow snow.. Hayirdir ülen deyip camdan disari bakmamla yine ayni sok! Ama bu sefer daha da beter! Yer gok bembeyaz yahu! Arabalar kara batmis, agaclar, her yer! Saka gibi ;)
Jeff & Battling Breast Brains!
Jeff: Men are not people. We're disgustoids in human form! Women think we're normal. Because we talk to them like normal people. We say "Hello".. "How are you?".."Haven't seen you in this place before..".."What kind of music do you like?".. But all the time in our brains, we've got the word "Breasts" on a loop. If we ever lost control for a second, we'd all start shouting "Breasts! Breasts! Breasts! Breasts!.."
Karma'dan yeni yil hediyesi istemek..
Learning history from a drunk perspective
22 Kasım 2008 Cumartesi
Destanlar sadece kahramanlar icin midir?
ithaka'ya dogru yola ciktigin zaman,
dile ki uzun sursun yolculugun,
seruven dolu, bilgi dolu olsun.
ne lestrigonlardan kork,
ne kikloplardan, ne de ofkeli poseidondan.
bunlarin hicbiri cikmaz karsina,
duslerin yuceyse, govdeni ve ruhunu
ince bir heyecan sarmissa eger.
ne lestrigonlara rastlarsin, ne kikloplara, ne azgin poseidona,
onlari sen kendi ruhunda tasimadikca,
kendi ruhun onlari dikmedikce karsina.
dile ki uzun sursun yolun.
nice yaz sabahlari olsun,
essiz bir sevinc ve mutluluk içinde
onceden hic gormedigin limanlara girdigin!
durup fenike'nin carsilarinda esi benzeri olmayan mallar al,
sedefle mercan, abanozla kehribar, ve her turlu basdondurucu kokular;
bu basdondurucu kokulardan al alabildigin kadar;
nice misir sehirlerine ugra,
ne ogrenebilirsen ogrenmeye bak bilgelerinden.
hic aklindan cikarma ithaka'yi.
oraya varmak senin baslica yazgin.
ama yolculugu tez bitirmeye kalkma sakin.
varsin yillarca sursun, daha iyi;
sonunda kocamis biri olarak demir at adana,
yol boyunca kazandigin bunca seylerle zengin,
ithaka'nin sana zenginlik vermesini ummadan.
sana bu guzel yolculugu verdi ithaka.
o olmasa, yola hic cikmayacaktin.
ama sana verecek bir seyi yok bundan baska.
onu yoksul buluyorsan, aldanmis sanma kendini.
gectigin bunca deneyden sonra oyle bilgelestin ki,
artik elbet biliyorsundur ne anlama geldigini ithakalarin.
Konstantinos Kavafis
******
Hayatta herkesin bir ithaka'si olmali.. Bir seruveni, varacagi bir hedefi.. Vardigimiz hedef degil ama ona varis bicimimiz belirlemiyor mu zaten hayatimizin anlamini ?
Govdesini ve ruhunu saran o ince heyecan olmadan yasayabilir mi ki insan?
Kendi ruhunun karsisina diktigi canavarlarla nasil basa cikabilir ki baska turlu?
Hepimiz kendi destanimizin kahramanlariyiz aslinda..
******
Peki sizce Odysseus'un asil sinavi Troya savasi miydi? Ince zekasiyla kazandiracagi savas miydi onun seruveni? Hayir, Odysseus'u asil bekleyen sinav, savastan hemen sonra evi olan ithaka'ya donme cabalariyla gecirecegi 10 yildi.. Odysseus belki Achilleus kadar carpici bir lider degildi, ama onun gucu keskin zekasinda gizliydi.
Sonucta bir kahramani kahraman yapan secimleri degil miydi? Tekrar tekrar karsisina cikan cezbedici tuzaklara hayir diyebilme gucu degil miydi onu ozel kilan? Melih Cevdet Anday'in dedigi gibi:
kurekcilerim hasatsız denizi
kopurttuler kurekleriyle,
tez yuruyuslu gemi gun batarken
ulastı sirenlerin adasına,
yuregim kopacak gibiydi
kanatlanıp uçacak gibiydi,
ama sirenlerin izi bile yoktu ortada.
yalnız bir ezgi, ta derinden
ta icerimden gelen bir ezgi
basladı yavas yavas yukselmeye;
o yabansi, o buyulu turkuleri ben
soyluyordum sagir gemicilere
yalniz ben duyuyordum sirenleri.
kirke, bilge tanrıca, selam sana!
sag salim gectim kendimi.
Bu siirin sonundaki "sag salim gectim kendimi" her insanin hayatinin bir noktasinda soyleyebilmesini umdugum bir cümle gercekten de.. Herkesin ciktigi bir icsel yolculuk, bu yolculukta da kendi bilinmezleri yok mudur? Ve bu bilinmezlerle basa cikma bicimleri her zaman Anday'inki kadar cesaret icermeyebilir. Bazen gemiciler gibi kulaklarini tikamayi secebilir insan..
Bazense sirenleri dinlemeyi secer, ancak buyulerine kapilip yitip gitmek pahasinadir bu arzularıyla yuzlesip, yuzlestigi seyi kaldiramama durumu..
Bazi insanlarsa bilinmezleriyle / arzularıyla dogrudan yuzlesmeyi tercih eder ve bu sırada kendi sinirlarina da vakif olur, - sonucta her yolculuk aslinda bir sinirlarini belirleme durumudur der Bulent Somay - ki bu insan hayatinda cok onemli bir donum noktasidir.
Arzu hissini doyurmak, ya da onu yenmek degil, ama o arzuya sahip oldugunu kabullenmektir kendini gecmek, kendi sinirlarinin farkinda olarak.. Iste o zaman rahatca kurabilir insan o cümleyi.. Sag salim gectim kendimi...
******
Peki ya ithaka'ya vardiginda bekledigini bulamazsan? Acaba Odisseus'la Penelope'nin hikayesi gercekten de Odisseia'da anlatildigi gibi mi? Troya savasi ve donus yolculunda gecen 20 yilda Odisseus ne kadar degisti? Peki Penelope hic degismedi mi?
Sadece seruvene cikan mi degisir? Kalan, bekleyen.. "Yoksunluk" yasayan degismez mi???
Cagdas Yunan sairi Yannis Ritsos'un bu konuya deginen siiri cidden cok gercekci.. Modern Penelope yine de Odisseus'u bekler miydi - gelen adamin artik ayni adam olmadigini bilerek?
onu tanimamis degildi ocaktaki atesin belirsiz
aydinliginda;
adamin dilenci gibi pacavralar giymesi kendini gizlemek
için degildi
hayir. onun ozellikleriydi bunlar:
dizkapagindaki yara izi, kuvveti, kurnaz bakisi.
kadin korku icinde, duvara yaslanarak bir ozur aradi,
zaman kazanmaliydi hemen konusup kendini ele
vermemek icin.
bu adam icin mi harcamisti yirmi yilini bekleyip dusler
kurarak?
ak sakali kana bulanmis bu yoksul yabanci icin mi?
ne diyecegini bilemeden bir iskemleye coktu.
kendi olu isteklerine bakiyormus gibi
dikkatle bakti yerde oldurulmus yatan taliplerine
ve "hosgeldin!" dedi.
sanki cok uzaktan geliyordu sesi,
sanki bir baskasinindi bu ses.
kosedeki gergefin tavana vuran golgesi bir kafes gibiydi,
yesil yapraklar arasina parlak kirmizi ibrisimle isledigi kuslar
kulrengi ve kapkara kesildi birden bu donus gecesinde
son direncinin basik gogsunde alcaktan ucan.
Gelen, artik Odiseus degildi. Sevdigi adamin kabuguna burunmus bir yabanciydi kapidan iceri giren. Bunca yil olup olmedigini bilemeden, kapisina dayanan taliplerine - bazilarini sevmis de olsa - evet diyemeden, bekleyis icinde gecirdigi uzun yillar boyunca zihninde yasattigi Odisseus bu degildi. Saskinlik ve zorunlulukla soylenen o "hosgeldin" artik baska birinin sesiydi. 20 yillik yoksunlugun ardindan, simdi de bastirilmisliga ve mutsuzluga mahkum olmus bir kadinin sesiydi.
*******
Let it snow!! Let it snow!!
21 Kasım 2008 Cuma
I'm Chuck Bass...
Gossip Girl Fenomeni:Yeni Jenerasyon Yalan Ruzgari
Nate "The knight in shining Armani" =)
For The Love Of Tabasco!!
18 Kasım 2008 Salı
Where the hell is Matt?!?
Bu adama ozellikle dikkat edin derim!!!
Kendisi benim yeni idolum olur ;) Cok sey yazmaya gerek yok, video herseyi anlatiyor zaten ama kisace bahsetmek gerekirse kendisi Matt, sponsorlari sayesinde butun dunyayi dolasip her bulduguyla dans etmekte.. Gercek hayatta gerizekali olabilir, bilmiyorum, ilgilenmiyorum da.. Ama bu videoda yarattigi ortak duygu icin kendisini yeni idolum ilan ettim!
Almanlarla okumaya bayiliyorum!
Mikroekonomi, Kriz Yonetimi ve Finans'la gecen bir gunun ardindan sunger olmus bir beyinle karsinizdayim efenim.. Hazirlamam gereken 2 finans sunumu karsimda bana aci aci goz kirpiyor bu nedenle hemen olaya girecegim..
Ben bu Alman rahatliginin hastasiyim yahu! Adamlarin kurallari, duzen manyakligi bir kenara, nasil bitmez bir kendilerine guvenleri, kendilerini begenmislikleri var, sinifta ne ogrenci taniyorlar ne hoca! Gecen cumartesi proje yonetimi dersinden sonra bir tanesi feedback olarak hocaya "sandigim kadar pic bi herif degilmissiniz!" dedi.. Ayni herif dun sunum yaparken projeksiyon makinesi kafayi yiyince "Shit!!!" diyerek sunumunu durdurdu, gayet normal hayatina devam etti. Ama en komigi nam-i deger "Ciplak ayakli kontes" kisisinden geldi.. Mikroekonomi ve İstatistik dersine ayni Fransiz hoca giriyor. Sabah korkunc bir istatistik sinavi yapti, yani adam cidden kimse cozemesin diye kasmis resmen.. Herkesin moraller yerlerde, derken Mikroekonomi dersi icin sinifa girdi.. Daha agzini acamadan bizim ciplak ayakli kontes lafi patlatti: "Yaptigin o sinavdan sonra bu kapidan iceri hangi yuzle giriyorsun?!?" Dersin ilk yarim saati buna guldum cidden! Dusunemiyorum Turkiye'de herhangi bir ogrenci yaptigi kazik sinav icin hocadan boyle hesap sorsun.. Adamlarin hic bir seyden korkulari yok. Saygi eksikligi degil de, her istediklerini acik acik konusabiliyorlar. Dan, dan, dan!!! Cok tuttum bunu ;)
17 Kasım 2008 Pazartesi
Yer gok yaprak olursa..
16 Kasım 2008 Pazar
Siniftaki tek musluman olmak
Biz buyuculer ve siz insanlar..
13 Kasım 2008 Perşembe
Oh Those French..
Ah bu Fransizlar yok mu! Aurelien muthis yemeklerini yapip, inanilmaz servis kabiliyetiyle, super cici fransiz arkadasi Matthieu ve kulaga ziyafet fransiz chansonlariyla aklimizi basimizdan aldi.. Biz diyorum, cunku biliyorum ki en az benim kadar Alman ve Hintli arkadaslarim da buyulendiler. Uzun uzun konustuk, derken konu fransiz sinemasina geldi.. Dedim ben sizin bir aktorunuze - adi aklima gelmiyor simdi ama - bayilirim, dediler Jean Renau mu? Dedim onun hastasiyim ama ben baska birinden bahsediyorum.. Dediler Gerard Depardieu mu? Dedim kendisi bir klasiktir ama hayir yau ben baskasini seviyorum!
O zaman kesin Mathieu Kassowitz dediler.. Aman allahim ben ona Amelie'den beri tapiyorum ama o da degil! (Bu arada bir dusunme aldi beni, bahsettikleri butun aktorlere ayri ayri hayranim yahu ;) Derken konu Jeux D'enfants'a geldi.. Aman allahim o nasil bir filmdir? Ne Amelie kadar toz pembe, ne Ensemble C'est tout kadar olagan.. Biraz masal, biraz trajedi.
Hah dedim, iste ben basroldeki o adamin hastasiyim!
Ismi.. Guillaume Canet! Bingo! Kendisi hem Jeux D'enfants hem de Ensemble, C'est Tout'ta oynadi.. Hatta Amerikalilar onu The Beach'teki Fransiz cocuk olarak hatirlayacaklardir.. Ne kadar Fransiz arkadaslarim kendisinin tek artisinin super ingilizcesi oldugunu iddia etseler de, iyi oyuncu be adam. E biraz guzellikten de zarar gelmez hani ;)
Ardindan biraz muzik konustuk, Yann Thiersen'in Istanbul konserinin ne kadar pahali olusunu ve izlemeye gidemeyisimi anlattim, birlikte uzulduk.. Sonra noir desir seviyorum diye beni daha bi cok sevdiler ;) En son Aurelien'in elleriyle yaptigi elmali tartini yerken de Fransa'nin guneyiyle kuzeyi arasindaki farklari, hatta Lyon'un guneye yakin olup israrla biz kuzeye aidiz diye komplekse girdigini konustuk.. Allahim nasil kulturel paylasimlar, olecez yarebbim :P Ama kesinlikle Cin'e tercih etmekte hakliymisim Fransa'yi. Bir sekilde bu adamlarin tadi tuzu, muhabbeti, yapisi bize cok yakin. Eninde sonunda click ediveriyor insan! Bunu anladim..
20 Theme Party!
Cok usuyorum be Atam!
12 Kasım 2008 Çarşamba
Choosing the best party theme
Chinese Food or French Food?
Bu aksam Schloss Campus'te Chinese Night var. Cin'e ait kulturel sunumlar yapilacak.. Dovus sporlari, kaligrafi, ozel dans showlari ve tabi ki Cin yemegi.. Plan buydu. Plan Chinese Night'ti.
Derken Fransa'daki evinden yeni donen arkadasim bize yemek yapmayi teklif ediverir.. Hem de whole package! Entree, Salata, Ana yemek ve tabi ki Ozel tatli.. Yummy! Bir anda bendeki butun Cin sevgisini alip goturdu abimiz. (hehe sanki vardi da:P) Cin planini iptal ettik, artik Aurelien'in yemek kabiliyetine guvenmekten baska caremiz yok.. Bakalim kararim dogru cikacak mi?
Ohm bu arada tabi ki sordum, menude sumuklu bocek yokmus :P
Home away from home
Bu bloga neyle baslanir peki?
Tabi ki yeni memleketin fotolariyla ;)