30 Aralık 2009 Çarşamba

Anekdot Seysi

Evet yeni yila girerken ailemden gelen incileri paylasmak istiyorum:


4 yasindaki yegen uykudan uyanmistir. Keyifsiz gorunen yegeni konusturmaya calisan pharaoh, ilk denemesine baslar:

pharaoh: Emre'cim, ruyanda ne gordun tatlim? (hehe ben simdi bu konuyu super uzatirim, geyige ceviririm)
emre: insan ornitorenk!!
pharaoh:?!

-------------------------------------

Babayla yapilan kavgadan sonra, baba kupada cayimi getirir:

pharaoh: Tesekkur ederim babacim :)
baba: Sen bi'sey yapamazsin!!!
pharaoh: ?!

-------------------------------------

Bugun yabanci bir sirkette sunum yaptiktan sonra ablam yanima yaklasir ve..

abla: Goz makyajin super olmus, Turkan Soray gibisin..
pharaoh: Gozlerimi aldirdim ondan.. (Kaslarimi aldirdim'in pharaoh'casi :P)
abla: ?!

-------------------------------------

Ay bir de dedikodu yapmadan duramayacagim sanirim, bugun oyle ahim sahim olmayan tiyatrocu bir kadinin, gozumuzun onunde tanisir tanismaz bir fabrikanin genel mudurunu sip diye kafaladigina sahit oldum :) Yani adam o kadar aptala bagladi ki, sunumdan sonra butun mudurleri falan birakip kadini fabrika turuna cikardi :P Allam, bu erkekler neden bu kadar salak yaa :)

28 Aralık 2009 Pazartesi

Karga Sesi

Ya cok acayip.
Beni karga sesi kadar huzura erdiren bir ses yok.
Ozellikle de hava hafiften kararmaya basliyorken, agaclik bir yerden gecerken kargalarin sesisini duymak inanilmaz bir huzur veriyor.
Sanirim yazligi hatirliyorum.
Kaygisiz cocukluk gunlerime 2 saniyeligine de olsa donmus gibi, o karganin otme aninda sanki yeniden 12 yasinda, uzerimde islak mayo ve havlu, aksamin 8'inde sahilden beach volley oynamaktan kum ve ter icinde yalinayak eve donerken, balkonlara hazirlanmis yemek masalarinin goruntusu, catal bicak sesleri ve geriden gelen muzik esligide, hayatin o sorunsuz, anin kendisinden baska hic bir seyin onemli olmadigi gunlerden birinin bir an da olsa icine geri gitmis gibi hissediyorum. 2 saniyelik flashback bana butun bu dusunceleri cagirip, o eski duygulari hissettirebiliyor.
Millet sikayet ededursun, ben karga sesini cok seviyorum.

Blogum yevrum

Uzun zamandir yoktum. Uzun zamandir butun sevdiklerimden uzaktim.
Aradaki ziyaretler, bes on gunluk gorusmeler kesmiyordu bu ozlemi. MBA derdine, hem de allahin robotlarinin mekan tuttugu Almanya'da dur durak bilmeden gecemi gunduzume katarken, butun sevdiklerimle tek tek, istedigim gibi, hak ettikleri gibi ozenle ilgilenemez oldum. Telefonlarim seyreklesmeye, maillerim kisalmaya basladi. O sirada benden esirgemedikleri o muhtesem ilginin 10'da birini geri verebilirsem kardir dedigim canim dostlarimla yeni hayatimi paylasabilmek icin bu blogu actim. Onlar icin yaptigimi dusundugum bu eylemin, benim icin ne kadar buyuk bir terapi kaynagi olabileceginin farkinda bile degildim. Sadece Almanya'da degil, dunyanin bir cok farkli yerinde yasadigim seyleri, bazen acik acik, bazen de hafiften ustu kapali paylastim aylarca.. Etrafimdan, istemedikleri insanlar bloglarini okuyor diye kendini anonymous gosteren, hatta hepten blogunu kapatan insanlarin bin bir tavsiyesi geliyordu, ki hala gelmekte.. Ama ben kim oldugumu hic bir zaman saklamadim. Buna gerek duymadim.
Simdi, blogumu sevdiklerim kadar sevmedigim insanlarin da okudugunu biliyorum. Ne kadar gizli ve derinden gitmeye calissalar da, bana dair detaylari, anilarimi, hayatimla ilgili cesitli noktalari bana karsi kullanabilecekleri yaratici yontemler pesinde kosan, kotucul eylem acliginda, bilgisayar basinda agizlari kopurmus insanlar oldugunun farkindayim.
Hodri meydan diyorum.. Ben yazmaya devam ediyorum aradaslar, buyrun elinizden geleni ardiniza koymayin.. Sizin butun gucunuzle uzatacaginiz eller benim etrafima ulasamaz bundan emin olun. Ne demistik? Blog denen sey guzeldir :) Blog candir. Yazmaya, paylasmaya devam..

25 Aralık 2009 Cuma

İyi yazanlar neden iyi konusamaz?

Ya cok acayip. Kendimi zaten yazar tayfasindan saymiyorum, oraya buraya eglenceli seyler cizittiren her kisiyi kesinlikle yazar olarak gormuyorum. Bahsettigim kisiler, yazilariyla hepimizin kafasindaki o karmakarisik dusunceleri en basit ve etkileyici bicimde yaziya dokebilenler, dusunceleri kelimelere dokus bicimiyle buyuleyenler.. Ama benim simdiye kadar deneyimledigim kadariyla, bu buyucu kisiler, soz konusu iletisme olunca bir ebleklesiyorlar be Atam! Neden yaziya dokmede bu kadar basarili olmus bir adam, konusmaya gelince ayni seriligi, zekayi, yaraticiligi gosteremez, ayni buyulu etkiyi yaratamaz? Yillar once yazilarina asik oldugum bir adamla tanistigimda, dunyanin en yavan ve sıkıcı insanı olduguna karar verip, kacacak yer aramistim kendime. Ya da mesela yazilarini begendigin birine kafadan hemen yorum yazarsin, senin benim gibiyse aynen cevabi yapistirir en eglencelisinden, ama bu dahilerin mesajlarinda nedense yazilarindaki muthisligin zerresini bulamazsin.. Ben cozemedim, bir fenomen olarak kalacak herhalde bu konu boyle.

24 Aralık 2009 Perşembe

New Year's Eve

Bu yil bir cok seye yabanci olduğum bir yildi. Her seye yeniden basladigim ve alismaya calistigim bir yil.. Almanya'ya, staja, Singapur'a, okula, sonra inanir misiniz bilmem ama, donunce de bir ay boyunca umutsuzca tam da buraya.. Istanbul'da o kadar abuk subuk bir ay gecirdim ki, huzur disinda hic bir sey beni mutlu edemez yilbasinda gibi geliyor. Bu nedenle de butun programlara oh yea baby ama benim isim var modunda kivirma sinyalleri veriyorum.. Isin komigi bu bir ay boyunca basima olumsuz hic bir sey gelmedi, her isim iyi gitti, durmadan Turk yemegine bogdum kendimi, canim dostlarimla gorustum, ailemin dizi dibinden ayrilmadim falan.. Isi daha da ileri goturup Ursula K. Le Guin'in "Mulksuzler"ini okuyup Shevek tribine girdim "Gercek yolculuk geri donustur", "Eger gitmezsen, geri donmenin ne demek oldugunu asla bilemezsin" modunda takildim. Bir yandan eve donmenin zevkini yasarken, diger bir yandan da biraktigim her seye yabancilasmis buldum kendimi. Kendime bol bol kizdim. Zihnen acayip yoruldugum, surekli dusundugum, sorguladigim bir aydi.. Ama sonunda hic bir karar alamadim. Sanirim simdi simdi nefes almaya basliyorum, demek ki karar zamani da yaklasiyor. Ama simdilik, bunlari dusunmeyip, yilbasinda huzur planlari yapiyorum. Herkese de yeni yilda bol bol peace of mind diliyorum.

15 Aralık 2009 Salı

Dexter Season 4 Finale





Allah belani versin Dexter.
Kendin bittin, bizi de bitirdin!!

Komik mi garip mi bilmedim

Bir arkadasimin patronu olan cok cici bir kadin var. Boyle Filiz Akin misali acayip nazik, zarif, boyle konusurken incelikten kirilan bir hatun. Cok da seker bir oglu var, muhtemelen 4-5 yaslarinda. Yalniz ilgi cekmek icin cok garip bir yontem bulmus kendine, konusma aralarinda oldukca agresif ve argo kelimeler kullaniyor. Buna da benim disimda kimse aldirmiyor.

pharaoh: Canim neler yaptin bugun okulda?
cocuk: Oyun oynadik, sonra ingilizce sarki ogrendik... Bok.. Pipi!..hihi.. Bok kafa..

(Anne ve digerleri anlamamazliktan gelir..)

pharaoh: Yilbasi agaci kurdunuz mu evinizde?
cocuk: Kurduk boyle rengarenk! Bok! Bok! Boooooookkk!!!!

(ortada garip bir sessizlik..)

pharaoh: Noel baba'yi seviyor musun sen? Ben bayilirim!
cocuk: Ben geyiklerine bayilirim!

(burda ben koptum, super cevap!)

pharaoh: Noel baba nereden girer eve?
cocuk: Catidan bok getirir eve, cocuklar bok yer.. Sussana be kadin ceneni koparirim!!!
pharaoh: Ehe.. peki yavrucum..

(Bende bir sok halidir gider boyle..)

Hayir acayip de seker bir cocuk, ve bu davranisi evinden ogrenmedigine de eminim. Ama annesi psikolog, en dogrusunu o bilir herhalde. O gormezden gelmek iyidir diye dusunuyorsa en dogrusu oyledir. Ama ben Turkiye'ye gelmeyeli minikler baya degismis..

Tokyo

Bir arkadasimin kamerasindan.. Ozellikle Tokyo metro haritasina bayildim. Lost in translation :)